Örgütsel yapılarda yönetimin kalitesi etkin ve en verimli çalışmasını sağlamakla belirlenir. Hiç şüphesiz bu da kurumun içerisindeki insan unsurunu iyi kullanmakla başarılabilmektedir. Çalışanların örgüt içinde sadakatle ve özveriyle çalışmalarının temelinde de motivasyon yatmaktadır. Motivasyon, günümüzde tüm örgütlerin ortak bir sorunu haline gelmiştir. Otomasyonun gün be gün üretimin içine girmesi ve özellikle de yapay zekânın sürekli gündem yaratması çalışanların iş doyumu elde etmek gibi duygularının gittikçe körelmesine sebebiyet vermektedir.
Bu nedenle örgütlerde çalışanların motive edilmesi yöneticilerin asli görevlerinden biri haline gelmiştir. Çalışanın işteki çalışma amacıyla, örgütün amaçlarının eşleşmesinin oluşmadığı bir ortamda sonuca ulaşmak için yapılabilecek her mücadele sonuçsuz kalabilecektir. Özdeşleşmenin gerçekleşmesi ise kalıcı bir başarının oluşmasını sağlayacaktır. Konuyu bir örnekle açıklayacak olursak; örgütlerin amacı fayda ve değer üretmek veya kâr elde etmektir. Çalışan yüksek gelire ulaşmak ailesine yetebilmek isteyecektir. Örgütler sektöründe(alanında) iyi bir yer edinmek isteyecek, çalışan yükselmek, iyi bir kariyer elde etmek isteyecektir. Bu yüzden yönetici bir yandan örgütün amaçlarına ulaşmasının çalışmalarını yaparken, bir yandan da bu amaçları gerçekleştirme çabalarının, çalışanların bireysel özelliklerine ve bireyde meydana getirebileceği davranışları dikkate almasına yol açacaktır.
Örgütün amaçlarına ulaşmakta kullanılacak araçların aranması,ve doğru seçilmesi çalışanların motive edilmesi, kişisel ihtiyaçlarının maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasına da yarayacaktır. Böylece hem çalışanlar motive olacak hem de hem de örgütün amaçlarını yerine getirilecektir.
Hedefine kanalize olmuş insan, yaradılışı gereği olağanüstü bir çaba gösterebilmektedir. Bu çabasının altında yatan en büyük yardımcısı da hiç şüphesiz ki motivasyonudur. Ancak aynı çabayı ve özveriyi örgüt içinde gösterememektedir. Dolayısıyla yukarıda da atlatıldığı üzere şirket amaç ve politikalarının kendi amaç ve gönlüne uygun düşmemesi bunu altında yatan en büyük gerçektir.İşi ile özdeşleşmiş çalışan, işi ile ortaya çıkan sorunları çözmek için, kendi kişisel sorunuymuş gibi sorunu çözmeye odaklanır.
Kullanılacak araçların aranması, seçilmesi ve uygulanmasının avantajları olduğu gibi dezavantajlarının olması da kaçınılmazdır. Birçokörgüt veya çalışan için iyi olan bir teknik, başka bir örgüt veya çalışan için uygun düşememektedir.
İnsanı çalışmaya sevk etmenin motive etmenin yolları da gün be gün değişime uğramakta, meşhur ihtiyaçlar hiyerarşisi listesine yeni olgular eklenmektedir ya da sıralamalarınyeri değişebilmektedir.Bu sebeple çalışanı isteklendirmeyi açıklamaya çalışan kuramlar, teknikler de değişime uğramaktadır. Geçmişte hayatını idame ettirmek için çalışan insan, (artık buna ilave olarak) sosyal çevresini, ilişkilerini geliştirecek, kendisine saygınlık kazandıracak ve başarılı olduğu hazzını yaşatacak işlerde çalışmak istemektedir.
Örgütler yalnızca insanları işe çekmede değil aynı zamanda bu insanları muhafaza etmede de zorluklar yaşamaktadır.Beceri seviyesi yüksek bir personel dahi yeteri kadar motive edilmemişse, çalışmasının sürekliliği sağlanamamaktadır.Ayrıca motivasyon seviyesi düşük ve iş yaşam kalitesi çağdaş çalışma standartlarının altında olan bir örgütteki çalışanın etkin ve verimli olması da oldukça zordur.
Bu yüzden örgütler; öncelikle iç müşterileri olan çalışanlarını motive edecek kuramları bulmak,kullanmak durumundadır. Motive olan çalışan, dış müşterileri olan diğer insanları da memnun edecek, onların moral ve motivasyon seviyelerini yüksek tutacaktır. Aksi halde dünyadaki çetin rekabet koşulları sonucu ayakta kalması, ekonomik olarak yaşamını sürdürmesi ve gelişmesi çok zor olacaktır.
Sonuç:
Dünyadaki bütün gelişmeler, teknoloji ve araçlar insan akıl ve yaratıcılığının ürünüdür.Örgütlerde verimliliğin, etkinliğin ve rasyonelliğin en önemli ve ümit verici unsuru olan insan da sosyal bir varlıktır.Eğitilmiş, kaliteli ve yetenekli personele sahip olmak, çalışanların iş yaşam kalitesini, moral ve motivasyon seviyesini yükseltmek bütün örgütlerin en önemli amaçlarında biri olmalıdır.Çünkü bütün örgütleri yöneten, onları başarıya veya başarısızlığa taşıyan en etkin ve değişken üretim faktörü, sahip oldukları insan kaynaklarıdır.Alanında başarılı olmak, büyümek ve günümüzde çetin rekabet koşullarında ayakta kalmak isteyen her örgütün, kendisini geliştirme ve başarılı olma çabasındaki her yöneticinin ilk öğrenmesi gereken konunun motivasyon olduğu bir gerçektir.
Not: Konu başlı başına ayrı bir bilimsel alan olup, konunun detaylarını uzmanlarından okumak ve bilgilenmek daha doğru olacaktır. Konu kendisini geliştirme ve başarılı olma çabasındaki her yöneticiye kısa bir bilgilendirme amacıyla yazılmıştır.