top of page

Amaç Üzüm Yemek Mi Bağcıyı Dövmek Mi

Bilineceği üzere; amacı vergi adaletinin sağlamak olan bir kurumsal yapının varlığı, bağımsız ve modern bir ülke olmanın ön koşullarından biridir.

Fakat bu kurumsal yapının amacı  ne kadar  doğru olursa olsun,  şayet kullandığı araç yanlış ise nihai hedef de yanlış sonuç verebiliyor. Keza; doğru hedefe ulaşılabilmek için, amacın doğruluğu kadar, aracın da doğru olması gerekiyor. Bu yüzdendir ki uyarılar ve tenkitler ne kadar doğru da olsa çoğu kez maalesef bir fayda sağlamıyor. Hepimiz geçmişte,  çoğu zaman bağcıların  dövüldüğü; bazen sadece üzüm yenildiği, bazen de  hem üzüm yiyip hem de  bağcının dövüldüğü  durumların varlığına bugünkü kadar olmasa da şahit olduğumuz zamanları hatırlıyor ve biliyoruz.

Yalnız bugün durum tüm yaşananlardan çok daha farklı; mali idare, muhasebe meslek camiası ve meslek örgütünün uyarılarına ve yapıcı tenkitlerine karşın enflasyon düzeltmesi ile ulaşmaya çalıştığı hedefin çok uzağına savrulduğunun farkına, çok geç vardı. Üstelik geçmişte son kez uzattığı geçici vergi beyanlarını tekrar tekrar uzatarak yeni bir tebliği yayınlayıp, kullandığı lafız ile bütün ihtilaflara ilave olarak yeni birçok ihtilafın oluşmasına da yol açtı. Bu durumun sonucunda da yine dikkat edilmez ise “kaş yapayım derken göz çıkartılması” kaçınılmaz olabilir. 

Tebliği dikkatle incelediğimizde  nereye el atsak, bir başka sorunla karşı karşıya kalıyoruz.


Özetle;

A-     Beratların dahi verildiği bir ortamda mali idare enflasyondan doğan zararı (658 hesabı)  kanunen kabul edilmeyen gider yazın, enflasyondan doğan kârı (648 hesabı) da beyanname üzerinde zarar dahi olsa indirilecek istisna ve indirimler bölümünde “diğer indirim” olarak düzeltme yapın diyor:

Oysaki verildiği tarihte kanunlara uygun olan beyannameler, hata hali müstesna, düzeltilmeye veya değiştirilmeye zorlanamaz. Keza, bir beyanname verildiği tarihte mevzuata uygun ise, düzeltilmediği takdirde, ortaya bir re’sen takdir sebebi çıkmaz, vergi ve ceza tarhı yapılamaz.

B-     Geçici vergi dönemlerinde düzeltme yapmayacak ve tebliğin yayımı tarihi itibarıyla beyanlarını vermiş olan mükelleflerin, söz konusu döneme ilişkin yasal kayıtlarını düzeltmelerine gerek bulunmadığı belirtilmiştir.

Meslek yasası bulunan ve VUK uyarınca defterlerle uyumlu beyannameleri imzalamakla yükümlü bir meslek grubundan defter kayıtlarına uygun olmayan düzeltme beyannamelerini hazırlama ve defterlerle uyumlu olmayan beyannameleri verme yükümlülüğü istenmesi bir akıl tutulmasını çağrıştırıyor. Çünkü V.U.K. nun 3. maddesinde “vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” hükmüne yer verilmiş ve Mükerrer 227. maddesinde defter ve beyannamenin uyumlu olması gerektiği açıkça emredilmiştir.

C-     İkinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerini kanuni süre içerisinde mevcut yasa ve tebliğe göre veren mükelleflerden beyanlarını enflasyon düzeltmesi öncesi oluşan kar veya zarara göre geçici vergi matrahlarını düzelterek vermeleri istenmektedir.

Hâlbuki “usul esastan önce gelir.” Süre uzatımı öncesi verilecek beyanname hangi kurallara göre verilecekse süre uzatımı içerisinde verilecek beyannamelerin de aynı kurallarla verilmesi gerekir. Vergi mevzuatına göre hata olmayan bir durumda -aslında hata olan hallerde dahi- zorla düzeltme beyannamesi istenemez. Nitekim ortada bir vergi hatası yoktur. Bu nedenle verilmiş beyannamelerin hatalı olduğu iması yaratılarak düzelttirilmek istenmesi meslek camiasını yaralamak ve devlete olan güvenini sarsmaktan öte bir işe yaramaz. Kaldı ki vergi idaresinin asli görevi sadece verginin toplanması değil, verginin hukuka uygun toplanmasını sağlamaktır.

Daha fazla detaya girmeden meslek (çatı) örgütü ve örgütlerinin konuyu yargıya taşıdığını ve taşıyacaklarını söylediklerini hatırlatalım. Daha fazla detaylara dava gerekçelerinden ulaşabilirsiniz.


Konuya muhasebe tekniği (kayıtları)açısından bakacak olursak;

·     Madem kayıtlara dokunulmayacak ise, artan değerler üzerinden ayrılan amortismanların durumu ne olacak?

·     Ayrılan bu amortismanların üretime pay verildiği düşünüldüğünde satılan ürünlerin satış maliyetlerinin değişmesi gerekmeyecek mi?

·        Genel gider niteliğinde olan amortismanlar gider tutarlarını değişmesine yol açmayacak mı?

·     E defter beratlarını veren mükelleflerin kayıtlarının defter ve belgelerle uyumsuzluğunun ileriki dönemde akıbeti ne olacak?

·    Düzeltme sonucu beyannameye bilanço eklenmeyecek bile olsa (kayıtların değişmediği durumda) finansman gider kısıtlamasında kıstas neye göre belirlenecektir?

·        Aktif parasal olmayan kıymetlerin (stok, iştiraki bağlı ortaklık, arsa, bina, demirbaş, hak vb) 01.07.2024 tarihinden itibaren elden çıkarılması, daha ileride yapılacak vergi incelemelerinde mükellef ve meslek mensupları ile inceleme elemanları arasında yeni bir ihtilaf yaratmaması nasıl garanti edilecek? Keza mevcut durum, bunların satış gelirleri karşısında maliyet olarak düzeltilmiş defter kayıtlarının dikkate alınması gerektiğini savunuyor.

·  Tebliğde “düzeltme işlemlerinin beyanname verme süresi içinde yapılması durumunda herhangi bir vergi cezası veya gecikme faizi ödenmeyeceği tabiidir.” İfadesi kullanılırken düzeltme beyannamesi verenlerin daha önce fazla vergi ödemiş olmaları durumunda, iade konusunun Tebliğ’de düzenlenmemiş olması nasıl bir eksikliktir?

·  Beyanname süresi içerisinde enflasyonlu kayıtlarla tasfiyeye giren, bu haliyle beratları yükleyen, kıst dönem geçici ve tasfiyeye giriş kurumlar verileri hatalı sonuç vermeyecek mi?

·     Bu sürede kârı alıp hisse satanlar, borca batık duruma düşüp, konkordatoya başvuranlar varsa durumları ne olacak?

·       Holdinglerde temettü gelirleri brüt satış olarak dikkate alınacak mı? Vs.vs.


Konuyu bir de ülke ekonomisine etkisi bakımından ele alırsak;

Yabancı yatırımcı çekmek için uğraştığımız bu zorlu dönemde yatırım yapan mevcut yabancı yatırımcılara öncelikle enflasyon sebebiyle şirketinizin zararı söz konusu diyerek beyan vermenizi, daha sonra da maliye bakanlığı “enflasyon düzeltmesinden vazgeçti o yüzden şimdi beyanı düzeltiyoruz üstelik vergi de ödeyeceksiniz” diye nasıl söyleyeceksiniz?  Söylediğimizi kabul edelim ülkemize yeni yatırım yapmak isteyen (yabancı) yatırımcı bu olaydan etkilenmeyecek mi?


Sonuç;

Mantık hatası, düşünürken, yazarken veya konuşurken doğru muhakeme yapmamak, doğru bir mantıkla hareket etmemek demektir. Enflasyon düzeltmesi son aylarda Türkiye  gündeminde sıkça kaldı. Meslek mensupları bu işte bir mantık hatası olduğunu defaten anlatmaya çalıştılar, makaleler yazdılar. Belki de tarihte ilk kez büyük bir miting yaptılar. Mitinge ve miting de konuşulanlara binlerce destek tweetleri atıldı. Yine de meslek mensupları kanunlara olan saygılarından, çok kısa bir sürede yasaya uygun olarak beyanların % 90 ını yaparak büyük bir başarıya imza da attılar.

Her gün görevlerinin başında, uykusuzluğu ve yorgunluğa direndiler. Ancak (gelinen durumda) bağa girerek “aslında ben buraya üzüm yemeye gelmiştim” diyerek bağcıyı dövmeye kalkışmak ne acı bir durumdur.

 

Son söz;

Korkarım ki!

 “Her kim vergi hukukunun içinden hukuku çıkarırsa ileride de hem bağcıyı suçlu çıkarır, hem de kendini masum gösterir.”

Son olarak “altının kıymetini sarraf anlar" demekten başka bir söz bulamıyorum.

Bir Kızılderili atasözü şöyle der:

“Benim hayatımı yargılamadan önce benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan geç. Benim takıldığım taşlara takıl yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git benim gittiğim gibi, anca o zaman beni yargılayabilirsin”.

Sevgiyle kalın…

 

Not: “Bu makalelerde yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi veya kişisel tavsiye niteliğinde değildir ve yatırım faaliyetinde bulunmaya davet veya teşvik değildir. Herhangi bir yatırım kararının uygunluğu konusunda bağımsız mali ve uygunsa hukuki tavsiye almalısınız.”

 

179 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page