1. Dönem Sonu SGK Borç Dökümünün Alınması:
Bilindiği üzere 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88. Maddesine istinaden SGK primlerinin giderleştirilmesi için Kuruma fiilen ödeme yapılması gerekmektedir. Bu sebeple ticari kazancın tespiti öncesinde, SGK Bilgi Ekranından SGK borç dökümünün alınıp değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
2. Şüpheli hale gelen alacaklarınız için karşılık ayırın:
Maalesef şüpheli alacak karşılığının ne zaman ayrılabileceği konusu halen (net olarak) açık değil. Her ne kadar son yıllarda verilen bazı yargı kararlarında, alacağın şüpheli hale geldiği yıl karşılık ayrılmadıysa ve şüpheli olma durumu devam ediyorsa, sonraki yıllarda da ayrılabilir dese de Gelir İdaresi alacak “şüpheli hale geldiği yıl karşılık ayırabilirsiniz, sonraki yıllarda mümkün değil” görüşünde iddialı. Bu sebeple siz bu tartışmaya mümkünse girmeyin. Alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayırmaya bakın.
3. Amortismanlar:
3.1. Amortisman ayırmaya zamanında başlayın: Amortisman süresi, varlığın aktife girdiği yıldan itibaren fiilen kullanılmaya başlanıp başlamadığına bakılmasızın ayrılmaya başlanır.
3.2. Amortisman usulünün seçilmesi: Amortisman usulü bazı varlıkların amortismanı hariç serbestçe belirlenebiliyor. Tabi azalan bakiyeler usulünü seçenlerin, normal amortisman usulüne geçebilmesi mümkün iken, tersinin mümkün olmadığını hatırlamak önemli.
3.3. Amortisman ayırma hakkını kaybetmeyin: Özellikle işletmede inşa edilen ve üretilen amortismana tabi varlıkların üretim ve inşa süreci bitenlerin, ilgili hesaplarına alınması ve amortisman uygulanmasına başlanması unutulmamalı. Bilindiği üzere V.U.K. her yılın amortismanının ancak o yıl değerlemede dikkate alınacağını, herhangi bir sebeple ayrılmamasının veya düşük oranda ayrılmasının amortisman süresini uzatmayacağını öngörüyor. Bu sebeple yıllık amortisman hakkının kaybedilmemesi için azami dikkat gösterilmesi gerekiyor.
4. Değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan KDV’nin gelir yazılması: Önceki dönemlerde karşılık ayırdığınız bir alacağın içinde, bu alacağa ilişkin KDV tutarı da var ise, değersiz hale geldiği yılda indirim konusu yapılan/yapılacak KDV tutarının gelir kaydedilmesi gerekiyor. Keza, Değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV alacağın zarar yazıldığı dönemde indirim konusu yapılırken, şüpheli alacak durumuna gelen ve karşılık ayrılmak suretiyle gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmasıyla mümkün olabilmektedir.
5. Taşınmaz ve İştirak hisse satış kazançlarının fona alınması: Kanun belli koşullar çerçevesinde satıştan elde edilen kazanca ilişkin istisnadan yararlanılan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınmasını zorunlu kılıyor. Her ne kadar basit bir muhasebe işlemi olarak görülse de ilgili kaydın beyannamenin verildiği tarihe kadar yapılması gerekiyor.
6. Yıl içinde yapılan bağış ve yardımların durumu: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10-(1)-c maddesinde, “Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5'ine kadar olan kısmının, kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirim yapılacağı” hüküm altına alınmıştır. Bu sebeple yılsonlarında dönem içi yapılan bağış ve yardımların hangilerinin matrahtan düşüleceği, hangilerinin kanunen kabul edilmeyen giderler kapsamında olduklarının tespit edilmesi gerekmektedir.
7. Yurt dışı iştirak ve şube kazanç istisnasından faydalanma: Bilindiği üzere istisnadan yararlanmanın en önemli koşullarından birisi, kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesine kadar kazancın Türkiye’ye transfer edilmesi. Unutulmaması ve azami dikkat gösterilmesi gereken bir konu olarak dikkat çekmekte.
8. Yurt dışı inşat işlerinden sağlanan kazançlarda istisnadan yararlanma: İstisnadan yararlanmak için, bir üst madde de saydığımız gibi kazancın Türkiye’ye gerilmesi gibi bir zorunluluk olmamasına rağmen, kazancın Türkiye’de sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi gerektiğinden dönem sonu itibarıyla işlemlerin yapılması gerekmektedir.
9. Nakit sermaye artışında faiz indirim teşviki: 07.04.2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6637 sayılı "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 8. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasına (ı) bendi ile yürürlüğe giren nakit sermaye artışında faiz indirimi uygulaması ile yeni kurulan veya nakit sermaye artıran şirketlerde konan veya artırılan nakit sermaye üzerinden TCMB faiz oranının %50'sine (yurtdışından getirilen sermaye için %75’ine) isabet eden kısmı kurumlar vergisi matrahından indirilebilmektedir.
1- Sermaye şirketleri, yetkili organlarının kısmen veya tamamen nakdi sermaye artışına ilişkin kararının ticaret siciline tescil edildiği hesap döneminden itibaren, bu indirim uygulamasından yararlanmaya başlayabileceklerdir. Taahhüt edilen sermayenin indirim hesaplamasında kullanılabilmesi için, bu sermayenin şirketin banka hesabına nakit olarak yatırılmış olması gerekmektedir.
2- İndirim hesaplamasında dikkate alınacak sermaye artışı tutarı, artırılan sermayenin ortaklar tarafından şirketin banka hesabına nakit olarak gerçekten yatırılan kısmı ile sınırlıdır. Ortaklar tarafından taahhüt edilen sermayenin henüz şirketin banka hesabına nakit olarak yatırılmamış kısmı, indirim hesaplamasında dikkate alınmayacaktır.
Nakden taahhüt edilen sermayenin;
1. Sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil edildiği tarihten önce şirketin banka hesabına yatırılan kısmı için tescil tarihi,
2. Tescil tarihinden sonra şirketin banka hesabına yatırılan tutarlar için ise şirketin banka hesabına yatırılma tarihi, esas alınarak bu indirimden yararlanılabilecektir.
Sermaye Avanslarının İndirim Uygulamasındaki Durumu:
a) İleride gerçekleştirilecek sermaye artırımından kaynaklanan sermaye taahhüdünün yerine getirilmesinde kullanılmak amacıyla, sermaye artırımına ilişkin karardan önce ortaklar tarafından sermaye avansı olarak şirketin banka hesabına yatırılan tutarların;
b) Banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren şirketin bilançosunda öz sermaye kalemleri arasında yer alan “Diğer Sermaye Yedekleri” hesabında izlenmesi ve banka hesabına yatırıldığı tarihin içinde bulunduğu hesap döneminin sonuna kadar bu tutarlarla ilgili sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil ettirilmesi şartıyla, söz konusu kararın ticaret siciline tescil ettirildiği tarih esas alınarak indirim uygulamasında dikkate alınması mümkündür.
Dolayısıyla, şirketin banka hesabına yatırıldığı tarihin içinde bulunduğu hesap döneminde sermaye artırımına konu edilmeyen sermaye avansı niteliğindeki tutarların, indirim uygulamasında dikkate alınması mümkün değildir. Ayrıca, şirketin banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren bilançoda öz sermaye kalemleri arasında yer alan “Diğer Sermaye Yedekleri” hesabında izlenmeyen tutarlar için, ilgili hesap döneminde bu tutarlara ilişkin sermaye artırımı gerçekleştirilse dahi indirim uygulamasından faydalanılması mümkün bulunmamaktadır. Bu sebeple gereksiz risk alınmaması ve tebliğe uygun hareket edilmesi önem arz etmektedir.
10. Gider Tahakkukları: Çoğunlukla su, elektrik, doğalgaz ve PTT giderleri şeklinde karşımıza çıkan giderlere ait faturaların hesap dönemi (genellikle 31 Aralık itibariyle) kapandıktan sonra işletmeye gelmesi halinde, fatura bedelinin ne şekilde kaydedileceği sorununu sıkça gündeme getirmektedir. Vergi uygulamasında, gelir ve giderlerin kaydında tahakkuk esası ve dönemsellik ilkesi esastır (VUK Md. 283 ve 287). Bu nedenle, geçmiş hesap dönemine ait giderler kural olarak ilgili olduğu dönemin gelirlerinden indirilir. Gider tahakkukunun bir belgeye bağlanması esastır. Karşı tarafın tahakkuk ettirmediği bir gelir gider olarak kabul edilemez. Ancak ilgili kuruluşlar tarafından müşteriye gönderilen “bildirim”ler dikkate alınarak da gider tahakkuku yapılabilir. Danıştay, bu tür fatura bedellerinin faturanın üzerinde yazılı tarih itibariyle gider yazabileceği görüşünde olup bu yöndeki kararları içtihat haline gelmiştir.
11. Dönem Sonu İtibarıyla Geç Gelen Faturaların KDV Kanunu Karşısındaki Durumu:KDV Kanununa göre KDV İndiriminin, vergiyi doğran olayın meydana geldiği takvim dönemi ve izleyen takvim yılı içinde kullanılabileceği gözde bulundurularak;
a) Belge Tarihi 2024, İçeriği 2024 Kayıt Tarihi 2025 Olması Durumunda: Belgenin 2025 yılı kayıtlarına intikal ettirilmesi durumunda; KDV indirim konusu yapılabilir, içeriği gelir veya maliyet olarak dikkate alınamaz.
b) Belge Tarihi 2025, İçerik 2024, Kayıt Tarihi 2025 Olası Durumunda: 2025 yılı içerisinde KDV indirim konusu yapılabilir. İçeriği gider veya maliyet olarak dikkate alınamaz.
Bu sebeplerle Devreden KDV nin kontrolü önem arz etmektedir.
12. Sorumlu Sıfatıyla Ödenen KDV (KDV2) Kontrolü: Özellikle 2024 dönemine ait sorumlu sıfatıyla ödenmesi gereken KDV nin ödenmemesi halinde, indirim hakkının 2025 yılına sarkacağı düşünülür.2025 yılında da ödenmemesi hainde izleyen yıllarda ödense dahi indirim hakkı kaybolacaktır.
Faydalı olması ümidiyle;
Not: “Bu makalelerde yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi veya kişisel tavsiye niteliğinde değildir ve yatırım faaliyetinde bulunmaya davet veya teşvik değildir. Herhangi bir yatırım kararının uygunluğu konusunda bağımsız mali ve uygunsa hukuki tavsiye almalısınız.”