top of page

Entelektüel Sermaye




Günümüzde bir işletmeyi veya markayı pazarda var eden ve onun değerini yükselten sadece görünen makine veya benzer donanımları değildir. Kaldı ki; bu değerlendirmeyi sadece fiziksel ve finansal sermayelerini dikkate alarak yapan yöneticiler, yatırımcılar asıl gücü oluşturan ve görünür olmaktan uzak olan kökleri, yani görünmez varlıkları temsil eden entelektüel sermayeyi göz ardı etmektedir.

İlk kez John Kenneth Galbraith tarafından 1969 yılında kullanılan entelektüel sermaye kavramı 1990 yılından itibaren gerek akademi, gerekse iş dünyasında üretimin kalitesinden daha da fazla “Marka değeri ve algısının” ön plana çıkması, entelektüel sermayenin etkinliğinin ve verimliliğinin önemini arttırmıştır.

 

Ayrıca; entelektüel sermayeyi sadece patentler, entelektüel mülkiyet hakları, telif hakları gibi soyut varlıklar şeklinde tanımlamak da yeterli değildir.

 

Üzerinde fikir birliğine varılan net bir ortak tanım bulunmayan ve tanım yapılması da çok zor olan entelektüel sermayenin birçok akademisyen ve yönetici tarafından farklı tanımlamaları vardır.

Entelektüel sermayenin tanımını çok daha basit ve anlaşılır bir şekilde Annie Brooking, 1996 yılında şu şekilde yapmıştır.” “İşletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için, sahip olunması gereken ve maddi olmayan varlıkların tümü”.Yani  “bir şirketin, defter değeri ile piyasa değeri arasındaki fark” olarak tanımlamaktadır.  

Bizde dar anlamda bir entelektüel sermaye tanımı yapacak olursak; “daha yüksek değerli varlıklar üretmek için rekabet gücünü artıran bilgi ve deneyime sahip işgörenlerin örgütsel bilgi altyapısı ve insan sermayesi gibi iki farklı bileşenin işletmeye kattığı ekonomik değerdir.”

Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere şayet, entelektüel sermaye kavramını tam olarak idrak edebilirsek, nasıl stratejik olarak yüksek değerli (katma değeri yüksek) varlıklar üretebileceğimiz konusunda da fikir yürütebiliriz.

 

Bir işletme maddi varlıklarının değerini sayısal olarak ifade edebiliyorken, entelektüel sermayeyi sayısal net bir değer olarak ifade etmemiz mümkün değildir. Fakat entelektüel sermeyenin gücünü yani performansını kontrol edebilme imkânımız vardır.

 

Bunun için entelektüel sermayenin günümüzde kabul edilen üç bileşenini dikkate almamız gerekmektedir. Bu üç bileşen; insan sermayesi, örgütsel (yapısal) sermaye ve müşteri sermayesidir.


İnsan Sermayesi /İnsan Kaynakları:

En basit ifadeyle işletmenin her kademesinde çalışan personelin sahip olduğu bilgi birikimi, yaratıcılık, problem çözme yeteneği ve işletmeyi benimsemeleri olarak ifade edilebilir. Bu nedenle, işletmelerin sahip olduğu insan kaynağını ne derece etkin kullanabildikleri entelektüel sermayenin en önemli bileşenlerindendir. Etkin kullanımın göstergesi de, kriz ya da sorun çözme yetenekleri, iletişim becerileri, iş ve bilgi paylaşım istekleri, yetki alma ve devretmeleri, örgüt kültürüne uyumları, yaratıcılık ve ekip ruhuna sahip olmalarıdır. Bugün büyük diye nitelendirdiğimiz şirketlerin insan kaynaklarına baktığımızda bireysel anlamda potansiyeli çok yüksek kişiler olduklarını görmekteyiz.

 Örgütsel –Yapısal- Sermaye:

Bilginin işletmeye ait olmasını, kalite ve güvence belgeleri, marka patentleri, lisansları, logoları, amblemleri, görselleri, veri tabanları, AR-GE çalışmaları ticari sırları gibi firma içerisinde saklanan bilgileri ifade eder.


Müşteri Sermayesi:

Müşteri sermayesi işletmenin pazarlama kanalları ve müşteri ilişkileri yoluyla edindiği bilgilerdir. İlişki sermayesi de denir. Bu sermayeyi oluşturanlar tüm paydaşlardır. İşletme ile uyum içinde, aynı vizyona ve hedefe sahip, hisse sahipleri, tedarikçiler, distribütörleri, stratejik ortaklıklar, bayiler ile olan ilişkilerin bütünüdür. Günümüzde işletmelerin yeni bir müşteri bulmalarının ne kadar zor ve maliyetli düşünüldüğünde kemik müşteri kitlesine sahip olmanın önemi müşteri sermayesi açısından oldukça önemlidir. Örnek vermek gerekirse müşterilerin çevrelerine önermede bulunmalarının en ucuz ve en garantili tanıtım ve reklam hizmeti olduğu kesindir.


ENTELLEKTÜEL SERMAYENİN ÖLÇÜLMESİ

Entelektüel sermaye işletme içerisindeki maddi olmayan varlıkları ifade ettiğinden ölçülmesi çok kolay olmasa da birçok kaynakta konu hakkında pek çok yöntem anlatılmaktadır. Ölçüm yapılırken her işletmenin kendisine özgü, en uygun hesaplama yönteminin uygulanması gerekmektedir. Yine de en basit ve en kolay anlaşılabilir hesaplama yöntemi olan “Piyasa Değeri – Defter Değeri” en çok dikkate alınan yöntemdir. Yani bir işletmenin piyasa değerinden, işletmenin defter değerini (Muhasebe defter kayıtlarında görünen) çıkartırsak, aradaki fark işletmenin sahip olduğu entelektüel sermayenin değerini göstermektedir.

 

Entelektüel sermaye ölçümde kullanılan diğer yöntemler;

  • Piyasa Değeri / Defter Değer Oranı

  • Tobin’in Oranı

  • Maddi olmayan Varlık Değerlerinin Hesaplanması

Olarak sıralanabilir.

 

 

Faydalı olması ümidiyle...

 

Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.

2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page