“Zengin adamla fakir adam arasındaki fark, bir çekin neresini imzaladıklarıdır. Fakir adam çekin ön yüzünü, zengin ise arka yüzünü imzalar.” Diyor Ric Adelman “Para Konusundaki Gerçekler” isimli kitabında.
Gelişmiş ülkelerde para kazanabilmek konusu, disiplinli çalışılması gereken bir ders konusu olmaya başladı. Hatta çoğu yazar için hâlâ konu başlığı olmaya devam ediyor.
İnsanları kendi işini kurmaya iten nedenleri düşündüğümüzde ekonomik bağımsızlığını kazanmak içgüdüsü başı çekse de, daha esnek çalışma saatleri düşüncesi, daha çabuk zengin olma hayalleri ve daha sayabileceğimiz birçok konu tespit edebiliriz. Öncelikle gelin iş kurmadan önce bazı sorulara cevap bulabilecek misiniz? Bakalım.
Rakipleriniz kimler? Onları tanıyor musunuz? Piyasa büyüklüklerini, iş hacimlerini biliyor musunuz?
Kuracağınız işletmenin rakipleri karşısındaki avantajları nelerdir?
Satmayı düşündüğünüz mal veya hizmetin, sizden alınmasını sağlayacak avantajı nedir?
Kuracağınız işletme, satacağınız mal ya da hizmet müşterinin hangi ihtiyacını (hatta eksik kalan) karşılayacak?
Bu mal ya da hizmetinize nasıl talep yaratmayı düşünüyorsunuz?
Unutmamak gerekiyor ki; işletme kurmak hobi olarak uğraşılan bir sanat dalı değil. O yüzden bir işletme kurarken ilgi alanlarınıza göre değil, piyasanın ihtiyaçlarına göre veya uzmanlık alanınıza göre kurmalısınız.
Yukarıdaki sorulara tam olarak cevap veremiyorsanız, öncelikle kendinizi sorgulayıp neden cevap veremediğinizi bulun. Ama mutlaka cevaplayın.
İşinizi kurdunuz. Patron koltuğuna oturdunuz. Piyasaya hoş geldiniz. Öncelikle:
Kendinize güvenmekte bir an bile tereddüt etmeyin; arkadaşlarınızın, dostlarınızın kısaca insanların olumsuz eleştirilerinin sizi yolunuzdan çevirmesine müsaade etmeyin.
Hedefinizden sapmayın; ilk müşteri, ilk iş bağlantınız çok önemlidir. Bir kez başladığınızda devamının nasıl geldiğini, müşterilerin nasıl çoğaldığını siz bile fark edemeyeceksiniz.
Az plan yapın ama çok çalışın; küçük başarısızlıklar umudunuzu kırmasın. Profesyonel hayatta problem olmazsa başarı da olmaz.
Kendiniz sürekli gelişime açık tutun; alanınızda sürekli bilgi edinmeye bakın. Ürününüz ile ilgili gelişmelerden sürekli haberdar olmaya bakın.
Detayları önemseyin; sakın ama sakın işi oluruna bırakmayın. Boş ver demeye başladığınızda çöküşün de başlayacağının sürekli farkında olun.
Tabi ki işletmenizi büyütebilmek, geliştirebilmek için bunlar yeterli değil. Yalnız tüm bunlar başarı şansınızı arttıracak bir elinizdeki anahtarlar.
Şimdi diğer elinize de tam tersi olarak, girişimciler nasıl başarısız oluyor, onun anahtarını vermeye çalışalım.
Sadece parayı düşünerek ticaret yapmak,
Önemli kararları araştırma yapmadan vermek,
Müşterinin şikâyetlerini göz ardı etmek,
Müşteriye servis verirken öncelikleri göz ardı etmek,
Sektörde sattığınız ürün ve hizmet hakkında gelişme ve yenilikleri anlık takip etmemek,
Ödünç para almayı kendine yedirememek ve sürekli bankalardan finans sağlamak,
Bankalarla çalışmayı bilmemek, becerememek,
Kuruluşta sermaye yapılacak parayı, açılışta harcamak,
Pazarlama, yönetim ve büyüme planını bilmemek veya yanlış plan yapmak,
Gerçeği görememek, hayaller ve beklentiler üzerine plan yapmak,
İş yapış şeklindeki her değişikliği, büyük alım ve sabit kıymet alımlarını test etmeden yapmak,
Kişisel harcamalara ilişkin ödemeleri işletme sermayesinden yapmak,
Çalışanların dertleriyle ilgilenmemek,
Beceriksiz, kabiliyetsiz insanları işe almak,
İş ve yetki devri, delegasyon yapamamak,
Rakiplerinizin müşterilerinizi çalmasını engelleyememek veya seyirci kalmak.
Profesyonel yaklaşım piyasayı tanımakla başlar. Pazarlama, reklam, fiyatlandırma, yönetim diyerek devam eder. Yukarıda vermeye çalıştığımız bilgilerin her bir maddesi, kitap konusu olmaya aday. Ancak tüm bu bilgileri bir makaleye sığdırmaya çalıştığımızdan, işinizi kurarken veya geliştirirken anahtar vazifesi görmesini temenni ediyoruz. Umarız bu konuda dilediğiniz kapıyı açmanıza yardımcı olurlar.
Sağlıcakla kalın…