top of page

Karanlıkta Yön Aramak


İktisat bilim insanları teorik olarak dünyaca yaşanan onca krize rağmen hala belirsizliği tartışmakta ve belirsizlik ortamında yaşananlara çözüm aramaktadırlar.

Peki, nedir bu belirsizlik;

Gelecekte birçok farklı sonucun gerçekleşebileceğini biliyorsanız fakat bu sonuçların alacağı değerleri bilmiyorsanız belirsizlik baş göstermeye başlamış demektir.

Yaşanan ve yaşanmakta olan pandemi küresel ekonomiye ağır darbe vururken, her ülkeyi çok olumsuz etkiliyor ve bunun da çok büyük bedelleri olacak gibi gözüküyor.

Bugün küresel bazda henüz tanımlanamamış ve boyutları hakkında da hiçbir öngörü yapılamayan bir durumla karşı karşıyayız.

Yapılabilen en gerçekçi öngörünün kocaman bir belirsizlik olduğunu söyleyebiliriz.

En göze çarpan şey ise haber bültenlerinin çoğunda politika yapıcıların ekonomi ile ilgili olarak bütçe, kurtarma paketleri ve reform düzenlemeleri, ekonomi modelleri ile ilgili açıklamaları olmaktadır.

En büyük endişe kaynaklarından birisi de gelişmiş ekonomilerin politika yapıcılarının yaptıkları açıklamaların, gelişmekte olan ülke ekonomileri için bir belirsizlik yaratıp yaratmayacağı endişesidir. Örnek vermek gerekirse FED faiz artıracak mı? Ne zaman artıracak? Kaç defa artıracak? Gibi söylemlerdir.

Hiç kimse boyutunu ön göremediği bir belirsizliğe hazırlanamaz. Kaldı ki; belki de dünyada tedarik zincirindeki sorunlarla karşı karşıya kalındığı (bugünkü gibi yaşanmamış) bir dönemin içerisinde bulunuyorken…

Tüm dünyada görülmemiş boyutta kurtarma paketleriyle ve ekonomiyi rehabilite etmek adına yapılan, parasal genişlemenin geçici olarak sağladığı faydanın, enflasyon yaratmaktan başka bir işe yaramadığı gerçeğiyle tüm dünya ekonomileri karşı karşıya kaldı. Enflasyon bilmeyen ülkeler enflasyonla tanışmaya başladı.

“Bugün politika olarak parasal genişlemenin kendisinin de belirsizlik yarattığı, bunun da enflasyona yol açtığını göstermesi, belirsizlik açısından güzel bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.”

Her şeyi yönetirsiniz ama belirsizliği yönetemezsiniz fakat belirsizliği minimize edebilirsiniz. En azından kendi açınızdan bunu yapabilirsiniz.

Hasta önünüzde, belki de ölecek o halde hızlı hareket etmelisiniz ve yenilikçi çözümleri uygulamanız ve koordineli çalışmanız gerekiyor. Yani her şey hızlı olmak zorunda.

Ekonomi politikasında uygulayacağınız bekle-gör veya dur- kalk larla bu belirsizliği ortadan kaldıramazsınız. Göründüğü üzere ABD olmak üzere tüm ülkeler kendi önceliklerine göre hareket etmeye başladı.

O halde bizimde ülke olarak en başta kendimizin inanacağı, daha sonra herkesi inandırabileceğimiz bir hikâyeye ihtiyacımız var. Unutmamalıyız ki, her şeyin hızlı olması gerekiyor. Aksi takdirde bataklıkta mücadele ettikçe daha çok batabilirsiniz.

Dünyada bugünkü gibi (hiç yaşanmamış)  tedarik zincirindeki sorunlarla karşı karşıya kalındığı bir dönemin içerisinde bulunuyorken (görüldüğü üzere) Türkiye’nin pozitif bir durumu var. Türkiye gibi hem doğu hem batıda olan bir ülke için de ortam oldukça zorlayıcı olabilir ama bu bir yandan zorlayıcı olduğu gibi bir yandan da fırsat demek.

Türkiye’nin yapısal bir gücü olduğu bir gerçek, çok zor bir ortamda büyük  insan sermayesiyle her şeyi yapabilecek pozisyondayız. Önemli olan tek şey, bu gücü çok güzel bir şekilde kullanmak ve küresel ekonomiyle birlikte çalışabilmek.

Parasal gevşemenin yavaşça kaybolacağı netlik kazanmaya başladığı bu dönemde,  sürekli sözü edilen yapısal reformlardan çok, acilen güvenilir mali politikaların devre girmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere ekonomi öncelikle güvendir. Ardından yapısal reformları yapabilirsiniz.

Bugün ihracata dayalı bir ekonomi modeli uygulayabilirsiniz. Ortamda size bu fırsatı da verebilir, hatta şirketleriniz tam kapasiteyle de çalışabilir ancak çok koşan at sonunda yorgunluktan koşamaz duruma da gelebilir.

Bu nedenle şirketlerin kapasitelerini artırabilmeleri gerekir. Şirketler sermayesi varsa ancak yatırım yapar ve büyüyebilir. Bu nedenle sermaye yetersizliği durumunda da şirketler de finansmana kolayca ulaşabilmelidir.

Ayrıca enflasyon demek fiyat belirsizliği demektir. Bu belirsizlikten dolayı planlama ve fiyatlama yapamamak emtia tarafında fiyatların artmasıyla, yerli emtia üreticisinin iç piyasaya ürün vermeyip ihracata yönelmesi birçok firma açısından üretim tarafında ciddi belirsizlikler de taşıyabileceğinin unutulması gerekmektedir.

İlaveten işletmelerin ve tüketicilerin borçlanma maliyetlerinin yükselmesi üreticiler ve tüketicilerin kendileri için optimizasyon yapamamasına yol açar.

Bankaların borçlanma düzeyi ile reel sektöre kredi kullandırma oranının başka bir ifadeyle, bankaların borçlandıkları tutarların (hazine bonosu vb.) reel sektöre hangi ölçüde ve hangi faiz oranıyla kaynak sağladığı ayrıca önem arz etmektedir.

Ucuz finansmanın sağlanabildiği durumlarda da şirketlerin (reel sektörün) rekabet çıtasının yükseltilerek, ülke genelindeki mal ve hizmet ticaretinde ne derece payı olduğu, şirketin performansıyla, hisse değerindeki yükselişlerin borsalarda sıkı takip edilmesi, belirsizliğin yaşandığı bu dönemlerde ayrıca önem arz etmektedir.

Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki finansal piyasalarda yaşanabilecek varlıkların olumsuz fiyat hareketleri belirsizlik etken olduğu durumlarda kriz oluşumunu daha da tetikleyebilmektedir.

“ Ateşe dişiyle su taşıyan karınca niyeti ve ümidiyle…”

Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page