Kelebeklerin yaşamları, insanların yaşamlarına pek benzemez. Ancak iyi bir gözlemci iseniz, bir takım ortak noktalar bulmanız söz konusu olabilir. Örneğin kelebek olacak bir tırtıl, ancak hayalci hücreler yetiştirmesi söz konusu ise “kelebek” olabilir. Bu hayalci hücreler görünüşte diğer tırtıl hücreleri ile aynı yapıda olan ancak tırtıl olmaktan sıkılan “rahatsız” hücrelerdir.
Tırtıl olmaktan sıkılan bu rahatsız hücreler, dört farklı evreden oluşan bir döngünün son aşamasında kelebek olurlar. Yumurtadan çıktıklarında tırtıl halindedirler. Tümüyle olgunlaştığında (tırtıl) yemeyi keser ve büyük bir olasılıkla bir yaprağın altında koza örmek için uygun bir yer arar. Çenelerinin alt tarafındaki salgı bezinden kendilerine özgü kozayı örecekleri ipek salgılar, sonunda bu kozanın içinde başkalaşım ya da metamorfoz denen o ilginç dönüşüm hızla gerçekleşir. Koza içindeki tırtılın dokuları bir kelebeğin dokularına dönüşür. Kanatlar ortaya çıkar ve en çok işe yarayacak bu organlar, koza içinde en çok beslenen bölgelerdir.
Sonunda kozadan çıkma zamanı gelir. Yepyeni bir hale bürünmüş canlımız bir kez daha dünyaya gözlerini açar. Ancak kozayı yırtan kelebek, koza içinde kıvrılmış kanatların içindeki damarlara kan dolarak açılıp, kuruyana dek uçamaz.
Kelebekler, böceklerin en güzeli oldukları ve bu güzellik için çok yol kat ettikleri açıktır.
İnsan da;
Farklı çocukluk, gençlik, olgunluk, ihtiyarlık gibi farklı evrelerden geçerek olgunlaşır. Gençlik çağına eriştiğinde kendisine iş hayatında bir kariyer, yaşantısında kendi yuvasını kuracak bir çatı ve eş arar. Yıllarca birlikte yaşadığı ailesinden ayrılarak kendi kanatlarıyla uçmak ister.
Başarıyı yakalayan insanların ortak özelliklerinden biri de hedeflerini çok net bir şekilde belirlemeleri ve bu hedeflere ulaşma yolunda hayallerinden güç almalarıdır.Yine hayaller başarıya doğru atılan ilk adım, insana ilham veren ve amaçlarına doğru yönlendiren birer rehberdirler.
Kendi kanatları ile uçmak isteyen bu genç insan, gerçek yaşamla tanışır. Artık onun için bambaşka bir yaşam mücadelesi, kendi yaşam yolculuğu başlar.
Bu hiç bitmeyecek yolculukta başlangıcın da bir başlangıcı olacağı gibi, her son da yeni bir başlangıç olabilecektir.
Eğer “Amazon ormanlarında bir kelebek kanat çırptığında, Amerika’da fırtına çıkabiliyorsa, doğru yetiştirilen, inci gibi işlenen bir insanda dünyayı değiştirebilir.”
İnsan sürekli gelişen ve değişen bir varlıktır. Aynı zamanda yetilerini kullanarak çevresini de değiştirebilen nadide bir canlıdır. Bu yüzden de istiridyenin içinde gizlenen bir inci gibi hasar görmeden çıkarmak ve onu işlemek gerekir. Yine insanın eğitimi, tüm değer ve kurumların üstünde bir amaçtır. Eğitim demokratik yaşamda, bireysel ve dolayısıyla da toplumsal bir gereksinmedir.
Eğitimin öneminin kavrandığı toplumlarda, eğitimle toplumsal değişme arasında güçlü bir bağ olduğundan hayatın her alanında ve tüm meslek gruplarında çalışan bireyler için önemlidir.
Kaldı ki eğitim, toplumu ayakta tutan yegâne unsurdur.
Bireysel ve dolayısıyla da toplumsal değişme arasında yakın bir ilişki olduğundan, devletlerin asli görevlerinden birisi tüm vatandaşlarına verilecek eğitimin, ayrım gözetmeksizin zihinsel, duygusal ve fiziksel yapıları izin verdiği ölçüde, kazandırılmasıdır.
Unutmayalım!
İnsan değişirse, iyi veya kötü her şey değişir…
Not: “Bu makalelerde yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi veya kişisel tavsiye niteliğinde değildir ve yatırım faaliyetinde bulunmaya davet veya teşvik değildir. Herhangi bir yatırım kararının uygunluğu konusunda bağımsız mali ve uygunsa hukuki tavsiye almalısınız.”