Sermaye şirketi olan anonim ve limited şirketlerde ticaret hukuku bağlamında geçerli olan “sınırlı sorumluluk ilkesi” gereği ortakların şirket borçları açısından, şirket alacaklılarına karşı herhangi bir sorumluluğu olmadığını söylemek mümkündür. Kanun gereği sermaye şirketlerin tüzel kişilik olarak borçlarından kendi malvarlığı ile sorumludur.
Ortakların şirketlerine olan borçları genel olarak; taahhüt ettikleri sermaye paylarını ödemek ve şirket ana sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmek şeklindedir. Bunlara ilave olarak ortaklar şirketin faaliyet dönemleri içerisinde şirket hesaplarından para çekme, şirketten mal veya hizmet alımı, şirket alacaklarının ortak tarafından tahsil edilmesi, ortağın şahsi borçlarının şirket tarafından ödenmesi gibi sebeplerle şirkete borçlandıkları görülebilmektedir.
İlke olarak kanun ortaklarla, sermaye şirketleri alacaklıları arasında bir ilişki kurmadığı gibi alacaklılara da ortaklara başvurma imkânı tanımamıştır. Ancak bu konu sadece üç istisna ile sınırlıdır. T.T.K. bu ilkenin üç istisnasını sayarak bunların; 532/f.3 maddesindeki açığı kapama yükümü, selef sıfatıyla sorumluluk (TTK.529, 530 ve 531 maddeleri) ve kamu borçlarından ortakların sorumlu olduğunu vurgulamıştır.
Buna rağmen doktrinde aksi görüşlerin de olduğunu ve uygulamada farklı yargı kararlarının ve içtihat değişikliğinin karşımıza çıktığını görmekteyiz. Buna en güzel örnek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 11.05.2016 tarihinde “borçlu şirketin hak ve alacaklarının haczi için şirket ortağına İcra İflas Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca haciz ihbarı gönderilebileceği “ şeklinde vermiş olduğu kararıdır. Kararda Yargıtay şirketten alacaklı olanların şirketten tahsil edemedikleri alacakları için, alacaklısı oldukları “şirkete borçlu olan ortakların” şahsi mal varlığının haczedilebileceğini söylüyor.
Tabi bu durumda şirkete sermaye ödeme dâhil hiçbir borcu bulunmayan ortakların şahsi mal varlıklarının şirketin borcu nedeniyle haczedilebilme tehlikesi bulunmadığını da söyleyebiliriz.
Buraya kadar değinmeye çalıştığımız şirketin alacaklılarının ortaklara başvurup başvuramayacağı konusunda oldu.
Peki, ortakların kişisel alacaklıları alacakları için şirket başvurabilecek midir?
TTK’ nın 133 maddesi sermaye şirketlerinde ortakların kişisel alacaklılarının alacaklarını ortaklıktan nasıl alabilecekleri konusunu aşağıda şekilde düzenlemiştir.
Ortaklardan kişisel alacaklılar
MADDE 133- (1) Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı, bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.
(2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir.
(3) Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisine de haizdir.
(4) Yukarıdaki hükümler borçlu ortakların şirket dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.
Buna göre;
Alacaklılar, haciz ya da iflas seçeneğinden birini tercih edebilirler. Haciz yolu tek yol da olabilir.
Ortak iflasa tabi bir kişi değilse alacaklılar, ortağın limited şirketten olan alacakları için icra takibi başlatabilirler.
Ortağın şirketteki “mali haklarının” (ortaklık payı ve kâr payı alacakları) ile varsa şirketten olan diğer alacaklarının haczini talep edebilirler.
İİK.89'a göre, ortağın şirketteki, kâr payı alacağını haczettirebilirler. (Genel kurulda dağıtım kararı alınmamışsa, bilançoda yer alan geçmiş yıl kârlarının bulunması sebebiyle ortağın kar payı hakkı doğduğu ileri sürülemez.)
Ortak şirket alacaklı ise (331 hesap bakiye veriyor ise) şirketten bunu talep edebileceğinden, ortağın kişisel alacaklıları da, bu hakkın haczedilmesini isteyebilirler.
Ortağın ortaklık payına haciz koydurmak suretiyle kendilerine devrini isteyebilirler.(Detaylar için TTK. Madde 596 ‘ya bakınız.)
Muhasebe uygulamalarında sıkça rastlanılan, cari hesap mutabakatları sırasında tespit edilemeyen veya tespit edilmesi için uğraşıl(a)mayan alacaklar ve borçlar için, kayıtların tutturulması gibi son derece geçersiz bir gerekçeyle “131- Ortaklardan Alacaklar” veya “331-Ortaklara Borçlar” hesabına yapılan kayıtların, ortaklar açısından hayati öneme sahip olduğunun bir kez daha altının çizilmesinde fayda var.
Sonuç olarak konuyu özetlersek;
05.2016 tarihinden itibaren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun verdiği karar istinaden, şirket ortağı, şayet ortağı olduğu şirkete karşı borçlu ise, şirket alacaklısı olan gerçek veya tüzel kişiler şirketten tahsil edemedikleri alacakları için şirkete borçlu olan şirket ortağına haciz yazısı gönderebilmekte ve bu tutarı şirket ortağının şahsi mal varlığından tahsil edebilme ihtimali var.
TTK’ nın 133 maddesinde yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere ortakların kişisel alacaklıları alacakları için şirkete başvurabilmektedir.
Bir şirkete ortak olacak kişilerin tüm bu olasılıkları değerlendirip karar vermelerinde fayda var.