Yeni Bir Akım Mı Yeni Bir Uygarlık Mı –Dijitalizm-
Ekonomiden, sağlığa, siyasetten, eğitime kadar daha birçok alanda Sanalizm de denen bir akımla tüm dünyada taşlar yerinden oynuyor. Sanki her şey bir rüya gibi. Gerçek hayatta yaptığımız her şeyi sadece sanala attığımızda, önemser olduk. Gerçek hayatı tüketip her şeyi sanalla özdeşleştiriyoruz.
Birileri teknolojiye yön verirken bileri üretiyor birileri ise tüketiyor. Hayatın her alanında teknoloji ve dijital yeni yaşam kaçınılmaz bir hal aldı. Dünya çapında yaşanan pandemiyle birlikte teknolojik hızlı bir geçiş süreci yaşayan dünyada, her alanda oyun yeniden kuruluyor kartlar yeniden dağıtılıyor. Belki de 10 yıl sonra ne olacağımızı veya diğer bir ifadeyle ne olamayacağımızı bilmiyoruz.
“İnsan seçtiği hayatı yaşamakta özgürdür. Ama kendisi için belirlenenlerden hayatını seçiyorsa ne kadar özgürdür.”
Her soru(nun) bir başka soruyu sordurduğu bu dijital hayatta dijital haberleşme ağları, bir iletişim aracı olmaktan çıkıp kendimizi, aslında görünmek istediğimiz kişiyi yansıttığımız VİTRİN konumunda. Acaba hayatımızı dijital nesneler tarafından kontrol eden, devasa bir güç ile mi karşı karşıyayız. Tüketim alışkanlıklarından insan ilişkilerine kadar, toplumsal yaşantıya dair her şey sil baştan yazılırken sanal kişilik, sanal kimliklerimizle yoksa yeni bir uygarlığın vatandaşı mı oluyoruz. Üstelik onların anayasalarına uyarken. Sizce de öyle değil mi gerçekten tüm bunları okudum ve kabul ediyorum demiyor muyuz bu sistemlere girerken.
Tüm bunlar olurken dijital dünya büyük bir hızla büyümeye devam ediyor. Dijitalde insan kendine yol arıyor, amaç arıyor, dijitalleşemeyenler nerden başlasam diye düşünüyor.
Yapay Zeka, sıngularıty, neuralink. starlink, transhumnizm, blockcahin, kripto para, metaverse ve sayamamağımız daha niceleri…
Teknoloji freni boşalmış bir kamyon gibi hızla ilerliyor ilerlemesine de peki biz bu dijital dünyada iyi ile kötüyü nasıl ayırt edebileceğiz.
Çünkü yüzeysel bakıldığında ilginç ve merak uyandıran, çok iyi, derine inildiğinde ise bilinçaltına tesir eden bir akım var ve biz tam ortasındayız.
Bilim, teknoloji, çağdaşlık, amacına hizmet ettiği sürece tabi çok güzeldir. Ancak unutulmalıdır ki amaçlar her zaman güzel olmayabilir. Neredeyse her gün X işletmeye siber saldırı yapıldı ve bilgiler çalındı diye haberler duyuyoruz.
Büyük buluşlar başlatan bu dijital çağda fırsatlar olduğu gibi sinsi tehlikelerin olabileceğinin de farkında olmalıyız. Bu farkındalığımızı uyanık tutabilirsek ancak gerçek hayata başarılı olabiliriz.
Bugün Fransa’da bir çocuk, bir uygulama indirdiğinde ebeveynlerine “onay veriyor musunuz?” bilgisi gidiyor, eğer ebeveynleri onay verirse çocuk istediği uygulamayı indirebiliyor.
İntiharların giderek arttığı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinde İnternet Bağımlılığı Polikliniğinin kurulduğu günümüzde, ebeveynlere çok iş düşüyor.
Amerikan pediatri derneği bağımlılığı şöyle tanımlıyor: “Günlük hayatını sürdüremez hale gelmek.”
Maalesef bu bağımlılık artık her yerde var. Tuvalette, arabada, düğünde hatta cenazede…
Bu bağımlılık yüzünden toplumlar tarih boyunca edindiği kültürlerini, kimliklerini hatta neredeyse inançlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya.
2000 sonrası dünyaya gelmiş kuşak (ki, -z- kuşağı diyorlar) dijital âlemin neredeyse içine doğmuş, internet dünyasının yerlileri durumundalar.
Bu kuşaktan önce doğanlar faşizm, komünizm, kapitalizm, liberalizm gibi akımlarla doğdu ve büyüdüler. Bu kuşağın öğreneceği ilk akım ise artık "DİJİTALİZM".
Unutmayalım onların içine doğduğu dünyada bir robota vatandaşlık verildi. Üstelik bu İslam coğrafyasında oldu. … Batıda bir Kilisede robot rahip, Doğuda ise budist tapınaklarında robot rahipler var…
İnsanoğlu yüzyıllardır “öğrenme ve öğretmeyi” kadim problem olarak görüp nasıl ve ne surette yapacağını tartışırken, dijital çağda yapay zekâ, öğrenme sorununu kendi dijital dünyasında çoktan halletti. Çipler, mikro çipler, program olarak bilinen yazılımlar sayesinde.
Dijitalizm yapay zekâ sayesinde artık bilgi üretmekle uğraşmıyor. Bu bilgiyi daha kolay daha hızlı yaymak, ulaştırmak ve hayata katmak için uğraşıyor. Kanaatimce bunun içinde hedefinde kısa hızlı kolay yoldan topluluk oluşturmak var. Bunun içinde zaten Watsapp, Facebook, Linkedln vb. gruplar örnek olarak zaten var.
Eğer toplum olarak bu çağı milli ve yerli kimliğimiz ile doğru okuyamaz isek, bu çağın gereksinimlerinin doğru belirleyemez isek işimiz çok zor.
Bu nedenle yerli otomobil gibi, insansız hava uçakları gibi, yerli ve milli silikon vadisini bir an evvel büyütüp, yerli yazılımlarımız ve kodlama sistemlerini okuyacak yapay zekâyı da üretebilmeliyiz. Hatta “yerli sosyal ağ ve yerli arama motoruna da bir an evvel kavuşmamız kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Kim bilir?
“Geçmişte kaçırdıklarımıza rağmen, belki de dijital çağ biz üst sıralara çıkaracaktır.”
Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.