top of page

Domates Biber Patlıcan


DOMATES BİBER PATLICAN

Bir rivayete göre 1968 de Barış Manço bir kıza evlenme teklifi etmek üzereyken sokaktan geçen seyyar satıcının "domates, biber, patlıcan" nidasıyla dikkati dağılır. Barış Manço konuşamaz, kız da 2 lafı bir araya getiremeyen adamla beraberlik olmaz deyip gider. Sonuç olarak ortaya efsane bir şarkı çıkar.

Dünya Ekonomik Forumu'nun kısa ve uzun vadede en büyük 10 küresel riski içeren Küresel Riskler Raporu 2023'e göre, enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik sorunları gelecek 2 yıl için hayat pahalılığı krizinin en büyük risk haline gelmesine yol açtı. Hayat pahalılığı krizi kısa vadede, iklim krizine karşı başarısızlık da uzun vadede en büyük küresel risk olarak belirtildi.(Kaynak:A.A. Nuran Erkul Kaya  |11.01.2023 - Güncelleme : 11.01.2023)

Haiti’den Almanya’ya, İngiltere ve Fransa’dan, Endonezya’ya kadar dünyanın çeşitli ülkelerinde artan hayat pahalılığı ve yoksulluğa karşı kitlesel protestolar düzenleniyor.

Peki, nereden geliyor bu pahalılık;

Pazar yerlerine baktığımızda meyve ve sebze fiyatları, ne pazarcı esnafını ne de vatandaşı memnun ediyor. 

Döviz kurları yükseliyor, ortada akaryakıt ve vergi zamlarıyla yaşanan hayat pahalılığı var. 

Akaryakıta gelen dev zamlar, nakliye maliyetini yükseltiyor, il dışından gelen ürünlerin fiyatları üreticiye maliyet, tüketiciye zam olarak yansımaya devam ediyor. Dünya ve ülke genelinde yaşanan yüksek enflasyon fiyat etiketlerine yansırken yaşam maliyeti krizini de beraberinde getiriyor.

Her ne kadar ücretlere artış yapılsa da çalışanların, emeklilerin (düşük ve orta gelir grubunun) alım gücü düşüyor, yüksek enflasyonun devam etmesi durumunda daha da düşecek gibi görünüyor.

Özellikle büyük şehirlerde yaşam maliyeti krizi kendisini daha da hissettiriyor. Lise ve üniversite çağındaki birçok öğrenci okula gitmek yerine “açık lise” ya da “açık öğretim” gibi tercihlere yönelmeye başladı. Büyük şehirlerde kira fiyatlarının artması, okula giderken ödenen otobüs, metro gibi yol masrafları, kantinlerin pahalı oluşu gibi nedenler, birçok genci açık lise eğitimi tercihine yöneltiyor.

1950'li, 60'lı, 70'li, 80'li, 90'lı, 2000'li, 2010'lu yıllar hep köyden kente göçle geçti. Ancak bugünkü durum, tüm klişeleri değiştirmeye başlayacak gibi görünüyor.

Şehir ekonomisinin pahalılığı tersine göçü gündeme getirmeye başladı. Üstelik alternatif yaşam arayışlarına girişenler yalnızca düşük gelir grubu değil, orta gelir grubu, hatta en tedirgin kısım olan beyaz yakalıların dahi gündemine düşmeye başladı.

(Devletin de kırsalda tarım ve hayvancılığı  teşvik etmeye çalıştığını görüyoruz.)

 

Konuya biraz da teknik açıdan bakalım;

İnsanlar, ceplerindeki paranın satın alma değerini hesaplayamadıklarından, günlük hayatta fiyat artışı, enflasyon ve hayat pahalılığı kavramlarını aynı anlama geldiğini düşünerek ortak bir dille konuşuyor.

Oysaki fiyat artışı, enflasyon ve hayat pahalılığı her ne kadar aynı anlama geliyormuş gibi görünseler de aslında çok farklı kavramlardır.

Fiyat artışı; bir mal ve hizmetin fiyatının bir defalık artış göstermesidir. Örneğin herhangi bir sebepten (talep artışı, rekolte düşüklüğü vb. sebeble) fındık fiyatlarının 65 TL/Kg’ den 75 TL/Kg’ ye , sonraki ayda da 85 TL/KG’ ye çıktığını düşünelim.  Bu durumda sadece bir malın (fındığın) fiyatı arttığı için ortada enflasyon değil, fiyat artışı var demektir.

Enflasyon; belirlenmiş mal ve hizmetlerin ağırlıklarına göre toplandığı bir sepetin (enflasyon sepetinin) toplam değerinin yani fiyatlar genel düzeyinin sürekli artış göstermesidir. Yani ürün bir değil, birden çok, fiyat bir defa değil devamlı ve sürekli artıyor olacak.

Hayat pahalılığı; iki kavramdan da farklı bir durumu ifade eder. Bu durumda insanların gelir düzeyi ve paranın alım gücü devreye girer. Geliriniz en azından enflasyon oranında artmıyorsa, reel olarak fakirleşmeniz söz konusudur. Yine bir örnekle açıklamak gerekirse, ülkede yıllık enflasyon oranı yüzde 50 iken o ülkede çalışanların ücret gelirleri yıllık olarak yüzde 30 artmışsa, o ülkenin çalışanlarının satın alma güçleri 20 puan geri gitmiş demektir. Bu durum hayat pahalılığının varlığının göstergesidir. Bu ülkede eğer gelirler de yüzde 50 artmış olsaydı enflasyon olacak ama hayat pahalılığı olmayacaktı. Daha kısa bir ifade ile elde ettiğiniz gelir düşük kalıyor ve ihtiyacınız olan mal ve hizmetlerin teminine yetmiyorsa hayat pahalı demektir.

Dünyada merkez bankaları bu tür yaşanan ekonomik gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkmışlardır. Modern anlamda merkez bankalarının doğuşu ve gelişmesi, bankacılığın gelişmesinden sonra olmuştur. Birçoğu hemen hemen 19. yüzyılda kurulmuştur. Dönem dönem dünya ve ülke ekonomilerin de meydana gelen konjonktür dalgalanmalarının istikrarının sağlanması ve enflasyon oranını da içeren ekonomi yönetimlerinde merkez bankalarının önemi artmıştır.

Ülkemizde de, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, temel olarak ülkemizde para ve kur politikalarının yönetilmesinden sorumlu kurumdur.

 Merkez Bankası Görev ve Sorumlulukları 

Bankanın Merkez Bankası Kanunu ile düzenlenen görev ve sorumlulukları, 5 temel alana ayrılmaktadır:

  1. Fiyat İstikrarı

Merkez Bankasının temel amacı, fiyat istikrarını sağlamaktır. Fiyat istikrarı ile ekonomik kararlarda dikkate almayı gerektirmeyecek ölçüde düşük bir enflasyon oranı kastedilmektedir.  Banka, bu amaç doğrultusunda uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı araçları doğrudan kendisi belirler, bir başka deyişle araç bağımsızlığına sahiptir.

  1. Finansal İstikrar

Finansal istikrar, Merkez Bankası için destekleyici amaç özelliğine sahiptir. Bu kapsamda Banka, Türkiye’deki finansal sistemin istikrarı için para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici önlemleri almakla sorumludur. 

3. Döviz Kuru Rejimi

Ülkemizdeki döviz kuru rejimini Hükümet ile birlikte belirlemek, biçimlendirmek ve uygulamak; Bankanın bir diğer görevidir.

Bunun yanında, Türkiye’deki altın ve döviz rezervlerini saklamak ve ülke menfaatleri doğrultusunda yönetmekten sorumlu kurum, yine Merkez Bankasıdır. 

  1. Banknot Basma ve İhraç İmtiyazı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 87. maddesine göre para basma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) aittir. Ancak TBMM banknot basma ve ihraç yetkisini süresiz olarak Merkez Bankasına devretmiştir. 

  1. Ödeme Sistemleri

Merkez Bankası; fonların ve menkul kıymetlerin güvenli ve hızlı bir şekilde aktarılması ve mutabakatının gerçekleştirilmesi için yeni sistemler kurmak, kurulmuş ve kurulacak sistemlerin kesintisiz işlemesini sağlamak, gözetimini gerçekleştirmek ve gerekli düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür.

 

 Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.

8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page