Türklerin Oğuz Kağan Destanı, Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı, Göç Destanı gibi destanları Türk milleti için adeta kılavuzluk görevini üstlenerek bir nevi iskelet yapıya dönüşmüştür.
Bahsi geçen ve daha birçok Türk destanlarında toplumun inandığı temel kıymetleri temsil eden ortak tiplemeler mevcuttur. Örneğin; alp tipi, bilge tipi, kadın tiplemeleri…benzer özellikler taşımaktadır.
Türk destanlarının diğer bir ortak özelliği de o anki toplumun inancı ve yaşantısını da yansıtan motifler olmasıdır. Bu motifler daha çok at, ağaç, rüya, ışık, mağara, geyik, ok ve yay, kırklar, Hızır, at ve bozkurt olarak kendini göstermektedir.
Bu yazıda, özelde Türk destanlarında Türk’ün hayat ve savaş gücünün simgesi olan bozkurt motifini en yalın (öz) şekliyle elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.
Bozkurt, Türklerin ulusal sembolüdür. Türklerin ulusal sembolü olmasının en önemli nedeni ise Türklerin bir bozkurdu “ata” olarak görmeleridir. Bunun diğer bir sebebi ise, kurdun güçlü bir hayvan olması ve Türklerin gücünü yansıttığı öngörüsüdür.
Karaçay Türkleri’ ne ait olan “Börü börü/ Ata-ana yolunda yürü” atasözü, kurda duyulan saygıyı, kurdun atalar ruhuyla kurulan ilişkisini ve kılavuzluk vasfını ortaya koyan çok önemli bir örnektir.
Tarih sahnesinde Türkler var olduğundan beri kaya veya mezar taşlarında tanrı-kurt tasvirlerine rastlandığı gibi paralarında ve bayraklarında da kullandıkları milli bir semboldür.
Türk destanlarında kılavuz Bozkurt’a duyulan saygı neticesinde Türklerin Kurt Ata, Kurt Dede gibi isim almaları duyulan saygının nişanesidir.
TDK börü kelimesini Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü'nde kurt olarak kabul ederken, kişi adları sözlüğünde kurt, yiğit, bahadır, cesur olarak kayıtlara geçirmiştir.
Börte kelimesi ise akıllı, zeki, adil, doğru, güzel görünümü olan anlamını taşımaktadır.
Börteçine Moğolca’da"alaca", çinu "kurt" demektir. (Lessing, Mongolian Dictionary, s. 128, 190).
Ergenekon destanının Moğol versiyonunda Moğollara Ergenekon'dan çıkış yolunu gösteren ve CengizHan'ın atası olan Bozkurt’un adıdır. (Kaynak:https://turkadlar.com/?ad=B%C3%B6rte&c=(Bağlantı 28.04.2022Saat: 00:33)
Günümüzde birçok yörede de fikirleriyle insanlara yol gösteren, bilge ve cesur kişiler “Börteçin” olarak nitelendirilmektedir.
Gerçekte de dikkat edildiğinde, kurt sürülerinin önlerinde yürüyen, yol gösterici, önder kurdun belirgin özellikleri gök renkli olması ve tüylerinin aklaşmış olmasıdır.
Destanlarda kurdun tasviri esnasında kullanılan benzetme unsurlarında, yani “kutsal olarak kabul edilen kurdun” tasvirinde, “boz” ve “gök” renkleri kullanılır. Bilindiği üzere boz yeryüzünün rengidir. Bu sebeple de“kutsal olarak kabul edilen kurdun hem yerde hem de gökte yürüdüğü kabul edilir.”
Kurdu ataları kabul eden Türkler aynı zamanda kurda gök renginin yakıştırmasının nişanesi olarak, Kökçe/Gökçe gibi isimleri çocuklarına vermeye devam etmekte, tüylerinin aklaşmış olması sebebiyle de yaşlılara saygı mahiyetinde ihtiyar olanlara ak saçlı, ak sakallı gibi sıfatları vererek, atalarına olan saygıyı kültleştirmektedir.
Türk tarihinin en ilginç efsanelerinden birisi olan Ergenekon Destanı’nda ve Kut (kutlu) Dağı efsanesinde Bozkurt’un milli bir kılavuz rolü vardır. Adeta Zümrüd-ü Anka gibi yeniden doğuşun, Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’ndaki ifadesiyle “son ocak” sönmeden Türk Milleti’nin bitmeyeceğinin sembolü olmuştur.
Bilindiği gibi Ergenekon destanı yok edilmek üzere olan, adeta tükenen bir Türk topluluğunun yeniden derlenip toparlanması ve demirden dağı eriterek yeniden yeryüzüne yayılmasının destanıdır. Bu destanda bir Bozkurt, Türklere kılavuzluk etmiştir.
Bir görünüp bir kaybolması hasebiyle ve darda kalanların imdadına koşması sebebiyle de Hz. Hızır ile de ilişkilendirilmektedir. (Hz. Hızır’ın kurt şeklinde görüldüğü düşünülebilmektedir.)
Eski kaynaklarda Börteçine iki anlam taşır: İlk anlamı, Türklere önderlik eden efsanevi komutana verilen ad iken ikinci anlamı Göktürkler’ in Ergenekon'dan çıkmasını sağlayan kurdun adıdır. Ziya Gökalp’ in de ifadesiyle:
“Ergenekon yurdun adı,
Börteçine kurdun adı
Dört yüzyıl durdun hadi
Çık ey yüz bin mızrağımız”
Bozkurt, aynı zamanda bugün Türk milliyetçiliğinin de sembolüdür. Büyük Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk tarafından da ulusal sembol ilan edilmiş ve birçok yerde kullanılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Ergenekon-Bozkurt pulları bastırması, TBMM’de kürsünün arkasına Bozkurt figürü yaptırması,1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti’nde (Milli Eğitim Bakanlığı), Türkiye Cumhuriyeti devlet armasının yapılması için Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle açılan yarışmada Namık İsmail’in bozkurtlu armasının birinci seçilmesi, bozkurt motifinin Türk milliyetçiliğinin de geneline mal edilmesi anlamı taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu da Türk olduğu için mutlu olanlara en güzel motivasyondur.