Muhasebeci ve Sihirli Tuş
- Özkan Çinar

- 20 Eyl
- 2 dakikada okunur

Sabah ofise adım attığında ilk işi kahve makinesinin tuşuna bastı. Makine hafifçe tıkırdadı ve sıcak kahve fincana dolarken, bilgisayar ekranlarını uyandırmak için tuşlarına bastı. Masasına oturdu ve gözlerini masadaki yığına çevirdi: 2 ekran, 2 telefon ve işlenmeyi ve kontrol edilmeyi bekleyen onlarca fatura ve makbuz.
“Artık tek tuşla muhasebe olurmuş,” dedi bir yerlerden duyduğu sözleri hatırlayarak. Gülümsedi; kulağa hoş geliyordu. Ama gerçek hayat farklıydı. Faturalar hâlâ kayıtlarda eksikti, KDV tabloları gözden geçirilmeyi, tahakkuklar ise hâlâ tamamlanmayı bekliyordu.
İlk ekranında raporları kontrol etti, ikinci ekranda çapraz kayıtları eşledi. Telefonlardan biri çaldı. Müşterisinin sorusuna cevap verdi, notunu aldı, ardından yeni gelen belgelerin peşine düştü.
Bir yandan da geçici vergiden kalan kapanış raporlarını sonlandırmaya çalışıyordu. Malum, beratlar yüklenecekti İdarenin sistemine. Ekranlar, satırlar, sütunlar ve kodlar arasında kaybolmuş gibi hissetti kendini. Kahve makinesinin tuşuna tekrar bastı; ikinci fincan hazırlandı. Tek tuş mucizesi hâlâ masanın köşesinde parlıyor gibiydi.
Arada bir kahvesine bakıp içini çekti. Tatlı bir acı vardı: işler zor, rakamlar yığın… Her gün biten bir rapor, sonra yine, yeniden ve yeniden… Ama çözülen bir fatura, doğru kaydedilen bir tahakkuk, küçük bir zafer gibi gülümsetiyordu.
O sırada yan masasından bir meslektaşı seslendi:
— “Kahve bitti mi?”
— “Henüz bitmedi,” dedi, hafif bir gülümsemeyle. “Ama bu ikinci fincan, sabrımı biraz daha uzattı.”
Öğle saatleri yaklaşırken hâlâ masasında, ekranların, telefonların ve işlenmeyi bekleyen belgelerin arasında küçük zaferler kazanıyordu. Her tamamlanan rapor, her doğru kaydedilen fatura ve tahakkuk, işin zorluğunu biraz olsun hafifletiyor, gülümsetiyordu.
Kahve fincanından bir yudum alırken kendi kendine mırıldandı:— “Belki bir gün o tuş gelir. Ama o gün gelene kadar, her rapor ve her kayıt, kendi sihirli tuşum…”
Ve o anda fark etti: Kahve makinesinin tuşu, bilgisayar tuşları, telefonun tuşları ve kendi sabrı… Hepsi bir araya geldiğinde görünmeyen bir sihir yaratıyordu. İşte gerçek “tek tuş mucizesi” buydu.
Belki de en önemlisi, bu sihir her gün tekrarlanıyor, her yeni belgeyle yeniden hayat buluyordu. İşte muhasebecinin günlüğü: küçük tuşlar, büyük mücadele ve görünmeyen bir sabır…
Bu makaleyi beğendiniz mi? Eğer öyleyse, lütfen beğen tuşuna basın ve paylaşın. Teşekkürler!”
“Bu makalede yer alan bilgiler yatırım veya kişisel tavsiye niteliği taşımamakta olup, herhangi bir yatırım faaliyetinde bulunmanız için çağrı veya teşvik amacı gütmemektedir. Yatırım kararlarınızı verirken bağımsız mali danışmanlık ve gerekirse hukuki danışmanlık almanız önemlidir. Ayrıca, geçmiş performanslar gelecekteki performanslar için bir rehber değildir.”




Yorumlar