Türkçemizde en koyu rengi karşılamak üzere siyah ve kara olarak iki sözcük vardır. Kaynakları incelediğimizde, bunlardan kara Öz Türkçe olup, Türkçenin bilinen en eski yazılı belgeleri olan Orhon Yazıtlarından beri dilimizde var olduğu yazılır. Siyah ise Farsçadan dilimize geçmiştir. Türklerin Anadolu’yu yurt yapmaları ve İslâm dinini kabul etmeleriyle birlikte kullanılmaya başlamıştır.
Kara ve siyah sözcüklerinin yalnızca düz bakış açısıyla anlamları aynı fakat anlam alanları farklıdır. Kanaatimce eş anlamlı mıdır? Tartışılır.
Siyah (kara) renk aslında rengin yokluğudur. Renk ise ışıktır. O halde daha doğru bir ifadeyle ortamda hiç ışık bulunmadığında (veya hiçbir ışık yansıtılamadığı için) her şey siyah görünür. Yani hiçbir şey görünmez. O halde siyah rengin olmamasıdır. Sadece üzerine düşen ışığı yansıtmayan yüzeydir. Ama yine de diğer renklerin derinliği ve renk tonunun değişmesi için gereklidir.
Genellikle bilinmeyen veya olumsuz olanla ilişkilendirmek için veya gizemi, gücü, ciddiyeti ve otoriteyi anlatmakta kullanılır. Örneğin ”kara kutu”, “kara liste”, “karaborsa” “kara para’’, “karakış”, “kara cuma”, kara delik. Görüldüğü üzere siyah bir rengi hatırlatırken, kara anlam bakımından gizemi anlatmaktadır. Son olarak siyah/kara hüznü ve yası anlattığını da belirtmekte fayda var.
Renk, ışığın yüzey (cismin) üzerine çarptıktan sonra geri yansıttığı ışınlar sayesinde görülür. Fakat kara deliklerin kütle çekimi o kadar çok kuvvetlidir ki, bütün ışığı kara deliğin ortasına çekerek, ışığın geri yansımasına imkân vermez.
Delik kelimesi ise dar ve küçük çukur, boşluk anlamına gelmesine rağmen kara kelimesi ile kullanıldığında korkutucu, gizemli, her şeyi yutan, kaynak (ışık) tüketen anlamına gelmektedir ki, korku yaratır.
Ekonomide Kara delik;
Gerçekte evren konusundaki teorilerle ilgili olan ’kara delik’ deyimi, günümüzde ekonomi alanında da kullanılmaktadır. Basit bir anlatımla örneklersek, isteklerimizle ile ihtiyaçlarımız arasındaki dengeyi kaybettiğimizde, zaaflarımıza yenik düştüğümüzde, keyfi harcamalarımızın bütçemizde bir kara delik oluşturduğunu ancak ay sonunda fark ederiz. Çünkü bütçemizde açtığımız küçük küçük delikler büyük bir çekim yaratarak kara delik haline dönüşür.
Bilindiği gibi pandemi, hem küresel nüfusu, hem de küresel üretimin yarısından fazlasını kilit altında soktu. Meydana getirdiği zararlar ve ekonomik kayıplar ekonomilerin darboğazlara girmesine sebebiyet vermeye başladı. Üstelik hiç vermeyen, hep alan; her şeyi yutan, bitiren, tüketen kara delik misali, başta enerji olmak üzere, gıda, lojistik, sağlık gibi birçok sektörde tedarik zincirlerinin kırılmasına yol açarak kaynaklarda neredeyse kıtlığa sebebiyet vermeye başladı.
Giderek farklılaşan yollarda ilerlemeye başlayan, başta ABD ve Avrupa (AB) ve diğer ülke merkez bankaları, kısmi bir toparlanmanın sağlanması için para basarak balon gibi şişen bilançolara ulaştılar. Çin belli bir süre içene kapanmayı tercih etti. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik faaliyetler; yurtiçi ve yurtdışı karantina önlemleri ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar yüzünden ve genel olarak küresel ticaret hacmindeki dramatik düşüş nedeniyle durma noktasına geldi.
Tüm dünya ülkelerinde farklı farklı kara delikler; “yüksek enflasyon, bütçe açıkları, sosyal güvenlik açıkları, kamu bankalarının görev zararları, yüksek işsizlik, çığ gibi artan iç ve dış borçlar, ekonomilere çok büyük yükler getiren dolaylı vergiler, dış ticaret/cari işlem açıkları” oluştu. “Küresel tedarik zincirleri ve enerji sorunu ile maliyet enflasyonu uçtu.”
Maalesef çeşit çeşit büyüklükte olan bu kara delikler ne yaparsanız yapın her şeyi yutuyor. Ancak bu sürdürülebilir değil.
Çıkış nerede mi?
Büyümede küresel sorun varken, durgunluk riski ortadayken, satın alma gücü düşen kesimlerin sıkıntısını çözmek için hızla uyarlanabilir politika araçlarına acil ihtiyaç var. Şimdi; ödeme kapasitelerine yönelik kriz oluşmadan, toparlanmaya yönelik politikalar tasarlama zamanı. En önemlisi üretmek, ihracat, verimlilik, kapasite artışı için yatırım. Duran varlığa yatırım ekonomisinden, dönen varlığa dönüş ekonomisi için bir yerden başlamak gerek. Eleştirilecekse zamanlama ve iletişimle başlamak lazım. Şimdi bağcıyı dövmek yerine, üzüm nasıl yenecek ona bakmak lazım. Enflasyon ile faiz arasındaki ilişki de aslında çok tartışılacak küresel bir başlık. Enflasyona karşı kripto para ve borsa yatırımları ile kendini korumaya çalışanlar, küresel endekslerle, üretim ekonomisi arasındaki bağı kopartalı çok zaman geçti. Destekleyelim veya desteklemeyelim paradigmaların sorgulanması gereken bir dönemde olduğumuzun farkına varmak gerekli.
Dünyanın ekonomik realitelerden koptuğu bir yerde, önceliklerimizi belirlemek zorundayız. Günlük çözümlerle nereye kadar.
Son söz;
Unutmayın;
“Dünyada yeni bir düzen ya kuruluyor/kurduruluyor ya da oluşuyor. Yorumu size bırakıyorum. Bilinen bir gerçek varsa o da kara delikleri göremiyoruz. Çünkü yukarıda söylediğim gibi ister siyah deyin ister kara deyin var olan renk aslında rengin yokluğudur ve bir yıldız ömrünü tamamladığı zaman, ancak kara delikler oluşur.”
Faydalı olması ümidiyle…
Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.