top of page

Negatif Faiz


Faiz; en kısa tabiriyle borç verilen veya borç alınan paranın kullanım süresine bağlı olarak nemalandırma işlemidir.

Daha geniş bir ifade kullanacak olursak tasarruf sahibinin tasarrufunu ödünç olarak banka veya benzeri bir yere ya da ihtiyacı olana belli bir süre kullandırması karşılığında aldığı ödünç kirası, kullanan açısından ise belirli bir süre kullanmak, işletmek için nemalandırılarak ödenen paradır.

Aslında borç alan için gelecekteki tüketimden vazgeçmenin bedeli, borç veren için bugünkü tüketimden vazgeçmenin bedelidir de diyebiliriz. Gecikmiş doğrudan ve parasal olmayan borçlar için de faiz gündeme gelebilir.

Faiz en temel manada ikiye ayrılır. Bunlar ise, nominal faiz ve reel faizdir. Nominal faiz, enflasyon oranından arındırılmamış olan faiz türüdür. Reel faiz ise, fiyat artışlarından arındırılmış olan faiz türüdür.

Küresel bazda yaşanan pandemiyle birlikte geleneksel para politikası araçlarından farklı bir mekanizma ile çalışan yeni araçlar kullanılmaya başlanmış hatta parasal alanda bir genişleme sağlanmaya çalışılmıştır.

Özellikle yaşanan 2008 küresel krizi sonrasında ülke merkez bankaları krizden çıkmak için yöntem olarak, parasal genişleme, sözlü yönlendirme, aşamalı olarak faizleri düşürme, sıfır faiz oranı ve son olarak negatif faiz uygulamalarına başlamışlardır.

Faiz oranının sıfırın altına çekilmesi, bankaların, merkez bankalarına yatırdığı para karşılığında faiz almadıkları gibi maliyete de katlanmaları anlamına geliyor.

Negatif faiz bir bakıma merkez bankalarının kredileri artırmak yerine nakit parayı saklayan bankalar için bir cezalandırma politikası gibi düşünülebilir. Hatta negatif faiz bir vergi tehdidi ya da bankalara uygulanan parasal baskı aracıdır da diyebiliriz.

Özetle negatif faiz merkez bankalarının bankalara bana yatırdığın para için faiz vermem, üste para alırım. Bu parayı bana yatıracağına, kredi ver" şeklinde mesajı vermesidir. 

Negatif faize geçen ülkelerde kendi yerel para birimi değersizleşeceğinden, ihracatta rekabet üstünlüğü elde edilebiliyor. Ancak bu da "kur savaşlarını" da ülkelerin gündemine taşıyor.

Negatif faiz sağlıklı ekonomilerde başvurulmayan bir yöntem olarak bilinse de gelişmiş ülke merkez bankalarının genellikle iki temel nedenden dolayı negatif faiz uygulamasına geçtikleri görülür. Bunlardan ilki uluslararası sermaye girişleri nedeniyle ulusal para biriminin aşırı değerlenmesini önleme, ikincisi ise ekonomiye hareket kazandırmak adına bankalara ucuz kredi olanağının sağlanması ve tasarruf sahiplerini harcama yapmaya yönlendirmek olduğu söylenebilir.

Sırasıyla parasal genişleme, sözle yönlendirme ve sıfır seviyesinde belirlenen faiz oranlarından sonra uygulamaya konulan negatif faiz, barındırdığı risk unsurları ve uygulama sonuçları sebebi ile bir takım iktisatçılar fazlaca eleştiri de almaktadır. Tam aksi görüş olarak da kriz çözme, ekonomiyi durgunluktan çıkarma, ihracatı artırma ile birlikte,  rekabeti artırma noktasında da bir takım iktisatçılar tarafından da başarılı bir araç ya da sistem değişikliği olarak düşünülmektedir.

2020 yılında yaşanmaya başlayan pandemiye karşı ülke ekonomisini desteklemek için Fed 2020 yılında faiz indirim politikasını hızlandırmış ve büyük ölçekli bilanço genişletme programını devreye sokmuştur. Yine 2020 yılında tüm dünyada hızla genişleyen merkez bankası bilançoları ve negatif reel faiz ortamı ile küresel düzeyde ekonomiler desteklenmeye çalışılmıştır.

Bugüne geldiğimizde; tedarik zincirlerindeki kırılmaların yarattığı arz sorunu buna karşılık talepte artan fazlalık ve salgında (kovid-19) ortaya çıkan yeni varyantlar, yüksek enflasyon endişeleri, belirsizliklerin sürmesine neden olmaya başladı. Üstelik enflasyon beklentilerindeki artışın para politikalarında sıkılaşma baskılarını da artırdığı görüyoruz.

ABD’de enflasyon yüzde 7,5 ile son 40 yılın en yüksek düzeyinde. Fed, enflasyonda “geçici” söylemini terk ederek söylemlerinde şahinleşmeye başladı. Ekonomistler, Fed’ in tahvil alımlarını sonlandırmasını 2022 yılında mart, haziran, eylül ve aralık aylarında olmak üzere toplam en az dört faiz artırımı bekliyor. Konuşulan Fed’ in, yaklaşık 9 trilyon dolarlık bilançosunu yavaş yavaş daraltmayı planladığı yönünde. Benzer bir durumu neredeyse tüm dünya merkez bankalarında da görüyoruz.

“Görünen o ki tüm dünyada da 2022 yılında faizler artacaktır.”

 

Peki, Türkiye ekonomisinde beklentiler ne yöndedir:

Bilindiği üzere Türkiye’nin yeni ekonomi politikası düşük faiz oranlarına dayanmaktadır. Uygulanan düşük faiz politikasının enflasyonda 2022 yılından itibaren kalıcı bir iyileşme sağlayacağı öne sürülmektedir. Ayrıca ihracata dayalı bir ekonomi politikası uygulanarak cari açığın kapatılacağı beklentisi hâkimdir. İhracat ve ihracata dayalı sanayi üretiminin 2021 yılındaki yüksek temposunu koruyacağı düşünülmektedir. Asya’daki kapanmaların tedarikte Türkiye’ye yönelimi artıracağı beklentiler arasındadır.

Sonuç;

Hiç şüphesiz ki neye odaklanırsanız onu beslersiniz. Ancak bazı öngörülerde bulunurken bunların bir seçim mi? Yoksa tercih mi olduğu çok önemlidir.

Bu yıl tüm dünyada yüksek enflasyon beklentilerinin kalıcı hale gelme beklentisi, merkez bankalarını atacağı adımlar konusunda, zorda bırakmaya devam edecektir.2022 yılında beklediğimiz hedeflere ulaşabilmenin ana unsurları sırasıyla enflasyon ve kurda oynaklığın azaltılması, yani öngörülebilir olması, ekonomide güvenin sağlanması şeklinde özetlenebilir.

Bu arada “politika faizinin politikacı faizine dönüşmemesi için de dikkat etmek  gerekecektir.”

“ Ateşe dişiyle su taşıyan karınca niyeti ve ümidiyle…”

Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.

7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page