top of page

Finansal Kriz Nedir


Küreselleşmeyle birlikte kocaman bir köy halini alan dünyada bir ülkede meydana gelen herhangi bir kriz, bu ülke ile ekonomik ilişki içinde bulunan ülkelerden başlayarak kısa bir sürede diğer dünya ülkelerine de sirayet edebilmektedir.

Küreselleşmenin getirdiği bir sonuç olarak tıpkı farkı ülkelerden yolcusu bulunan gemi misali, yakalanılan bir fırtınadan tüm yolcular etkilenmektedir.

Genellikle gelişmekte olan ülkelerde kamu kesiminin finansman ihtiyacı,  finansal sistem üzerinde daha fazla dalgalanmalara sebep olmaktadır.

Ekonomik şoklara duyarlılık olarak da tanımlanan finansal kırılganlık (istikrarsızlık), bazı dışsal şoklar nedeniyle de kendini gösterebildiği gibi, yanlış makroekonomik politikalardan kaynaklanabilmektedir.

Özellikle de bankacılık sisteminin işleyişinin sağlıksız olması, finansal piyasalarda meydana gelen istikrarsızlık finansal sistemi kırılgan hale getirmektedir.

Günümüzde küresel krizlerin baş aktörü olarak gösterilen finansal liberalizasyon;  ulusal ve uluslar arası ekonomide finansal enstrümanların, finansal piyasaların, finansal araç ve kurumların rolünün giderek artmasına yol açmıştır. Kısaca bir tanım yapacak olursak;

Finansal liberalizasyon; “gelişmiş ekonomilerin uluslar arası sermaye akımlarına açılmak istemesi sonucu bankacılık sistemi üzerindeki yasal düzenlemelerin gevşetilmesi sürecidir.”Diyebiliriz.

Bu finansallaşma olgusunu ortaya çıkartan süreçte (finansal liberalizasyon sürecinde), özellikle gelişmekte olan ülkelerde yetersiz düzenleme faaliyetlerine bağlı olarak aşırı risk üstlenen finansal piyasaların ortaya çıkması ve finansal liberalizasyon sonrası dönemde ise özellikle sermaye giriş çıkışlarının serbest bırakılmasına bağlı olarak finansal krizler yaşandığı görülmektedir.

Bu yüzden finansal krizleri ortaya çıkaran en önemli nedenleri; finansal liberalizasyon sonrası ülkeye giren sıcak paranın yön değiştirerek ülkelerden çıkması, makroekonomik politikalarda yanlış yol izlenmesi, döviz sistemi ve kurunun belirlenmesindeki hata yapılması, finansal liberalizasyon reformlarını gerçekleştirmek adına etkili denetim ve düzenlemenin yapılamaması şeklinde sayabiliriz.

Finansal kriz türleri kendilerini farklı şekillerde gösterebilir. Bunlar literatürde; ikiz kriz diye de tarif edilen para ve bankacılık krizleri, sistematik finansal krizler, döviz krizleri, dış borç krizi olarak ayrıştırılmaktır.

 Bankacılık Krizleri:

Bankacılık krizleri çoğunlukla geri dönmeyen krediler sebebiyle bankaların aktif yapılarının bozularak bilançolarının kötüleşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca;

Yasal düzenleyiciler bankalara yaptırım uygulaması, reel sektörün küçülmesi nedeniyle kredi taleplerinde düşmeler, kredi vadelerinde daralma, menkul piyasalardaki şok edici dalgalanmalar, finansal sisteme olan güvensizlik nedeniyle mevduat hesaplarından ani para çekimlerinin yarattığı krizler bankacılılık krizlerine örnek gösterilebilir.

Bu krizin oluşması için tüm bankalara olan güvenin sarsılması beklenmesi gerekmez. Bazen bir bankanın bankacılık sistemi içindeki payının büyüklüğü, krizin sistemik bir krize dönüşmesi için yeterli olabilmektedir.

Para Krizleri:

Spekülatif olan ya da olmayan ataklar sonucu uluslar arası rezervlerde düşüşün yaşanması, merkez bankası rezervlerinde düşüş yaşanması, merkez bankasının döviz kuru üzerindeki etkisini kaybetmesi sonucu, döviz kurlarının ani ve şok edici bir şekilde yükselmesi, ulusal paraya olan güvenin kaybedilmesi nedeniyle yaşanan değer kayıpları para krizlerinin yaşanmasında ana etkenlerdir.

Sistematik Finansal Krizler:

Finans piyasalarında ortaya çıkan finansal bozulmaların, varlık değerlemelerinde önemli bozukluklar meydana getirmesi ve kredi tahsisi gibi reel ekonomilerde istikrarsızlık meydana getiren şoklardır.

Döviz Krizleri:

Esnek kur sistemi uygulayan ülkelerde veya sabit döviz kuru rejimi terk edilmeden önce spekülatif saldırılar sonucu uluslararası rezervlerin büyük ölçüde kaybedilmesi ile birlikte ulusal paranın aşırı değer kaybetmesi, bankalar arasında büyük miktarlarda olan ve kur riskine karşı korunamamış döviz cinsinden borçların geri ödenme problemleri sonucu ortaya krizlere döviz kuru krizi adı verilmektedir.

Dış Borç Krizi:

Dış borç krizi, bir ülkede kamu ve/veya özel kesimin, dış borçlarına ait anapara ve faizlerini ödeyemememe durumu olarak ifade edilmektedir. Genellikle hükümetlerin dış borçların çevrilmesi konusunda sıkıntıya düşmeleri durumunda ifade edilen finansal kriz türüdür.

Sonuç;

Her ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın veya hangi türde olursa olsun çoğu zaman benzer, ama etkiledikleri alan açısından farklı olabilen krizler gerek ülke, gerekse küresel ekonomiler açısından istikrara yönelik sosyo-ekonomik  tehdit niteliğindedir. Oluşma olasılıklarının erken uyarı sistemleriyle (EUS) önceden bilinebilmesi veya tahmin edilebilmesi en önemli noktadır.

 

Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.

70 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page