
Yunanca “ethos” sözcüğünden türeyen etik sözcüğü “kişilik, karakter” anlamına gelmektedir.
Çoğu kez ahlak kavramı yerine kullanılsa da esasen birbiriyle iç içe ancak birbirinden farklı kavramlar olarak değerlendirilmelidir.
Etik daha çok felsefenin bir alanı olarak farklı disiplinlerdeki doğru ve kaliteli bir yaşamı ilgilendiren pek çok konuyu kapsayıp bu alandaki fikirleri tartışmaya açarken, ahlak daha çok kişilerin sosyal yaşam içerisinden ilişkilerini düzenleyen toplum tarafından kabul görmüş gelenek, görenek, varsayımlar, kurallar ve yasalar üzerine kuruludur.
Yukarıda belirttiğimiz üzere birbirleriyle içi içe geçmiş iki kavram olarak düşünüldüğünde etik, “ahlaki olanın, özünü ve temellerini araştıran ahlak felsefesidir” diyebiliriz. Dolayısıyla etik, bir kişinin belli bir durumunda, ifade edilmek istenen değerler manzumesi iken, ahlak ise bunların hayata geçirilme tarzıdır.
Özü itibarıyla ; “Hayata zararı olan her şey etik dışıdır.” Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın
Mesleki Etik:
Günümüzde etik kavramının daha çok iş hayatı içerisindeki çalışma ahlakı ve iş ahlaki gibi davranış biçimlerini irdeleyen, düzenleyen bir disiplin olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.
En nihayetinde çalışma ahlakı bir güven meselesi iken, iş ahlakı işletmelerin iş yapış şekillerinde uymaları gereken ilke ve standartlardır.
İş hayatı, etik kavramı çerçevesinde, insanlar ve örgütlerin karşılıklı güven ve saygı çerçevesinde döngüsüne devam etmektedir/etmelidir.
Her meslek örgütü veya kurum yönetsel standartlarını yazılı veya yazısız olarak belirler. Etik değerler adını verdiği bu kurallarını kamuya duyurur. Bu kurallarla iş görenlere rehberlik ederek, güven oluştururlar. Bu prensip ve standartlar toplamına “mesleki etik” adı verilmektedir.
Mesleki etik ilkeleri, meslek üyelerini belli kurallara uymaya zorlayan, emreden, mesleki rekabeti düzenleyen, meslek ideallerini koruyan, kişisel eğilimleri sınırlayan mesleki ilkelerdir.
Belirli bir meslek grubunda çalışan meslek üyelerinin, toplum içerisinde “uzman”,”yetkili” veya “yeterli kişi” vasfıyla kendini yenilemeleri, uzmanlıklarını iş ve toplum hayatına uyarlamaları, mesleki etik ilkeleri arasında önemli yer tutmaktadır. Keza, yeterlik ve uzmanlık aynı zamanda sorumluluk alabilme, inisiyatif kullanabilme davranışıdır.
Mesleki etik davranış kuralları, her ne kadar meslek türüne, özelliğine hizmet alanına göre çeşitlilik alsa da genel anlamda şöyle sıralanabilir: Yetersiz ve ilkesiz üyeleri meslekten ayırmak, meslek içi rekabeti düzenlemek, mesleğin ideallerini korumak.
Mesleki etik ilkelerinden en önemlilerinden biri de kişinin yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışması ve mesleğin icrasında gereken özeni göstermesidir. Bu da kısaca mesleğe bağlılık olarak ifade edilmektedir. Hatta sadece kendi gelişimini yeterli görmeyip, meslektaşlarının mesleki gelişimine katkıda bulunması gereklidir ki meslek etiği bunu gerektirir.
Etik değerlerin belirli kurallarla güvence altına alınmasında hedeflenen amaca sonuç etiği ismi verilir. Sonuç etiği genellikle faydacılık olarak bilinir. Sonuç etiği yaşanan/yaşanabilecek sorunlara pratik bir yaklaşımı getirir ve sonuçta elde edilecek faydaya odaklaşır. En nihayetinde faydacılık, herkes için en iyi olacak kararın verilmesi sorumluluğunu taşır.
Meslek insanları kurdukları ilişkilerde, kurum içi ve kurum dışı temaslarında samimi ve hakkaniyetli, dürüst, adil, eşit ve tarafsız olmak, yalan söylememek gibi davranış biçimlerini uygulamak zorundadır. Mesleğe yönelik yürütülen bütün faaliyetler, itimada dayalı bir güven ortamı içinde icra edilmelidir. Aksi durumda meslek etiği ilkelerinin yaptırımları ile karşı karşıya kalırlar.
Son söz;
Etik değerlerin özellikle sosyal çalkantı dönemlerinde ahlaki çöküşü azalttığı, iş ve toplum hayatında kötü niyetli girişimlere karşı önleyici rol oynadığı gözle görülür bir gerçektir.
"İnsanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, onlar bir daha yanlış yapmayacaklar, ancak şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır. İnsanları erdemle ve ahlak kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır.” Konfiçyüs Çinli filozof, M.Ö. 551 - M.Ö. 479