Günlük hayatın içerisinde zaman zaman kullandığımız otorite kelimesi dilimize Fransızcadan girmiştir. Otorite kelimesi pek çok manada kullanılmakta olup, kelime kökeni itibariyle emir verme yetkisi anlamındadır. Sosyal bilimlerdeki diğer kavramlar gibi kolaylıkla ifade edilip açıklanamamaktadır.
Buyurma, yönetme gücü olarak ifade edildiği gibi yasak etme, yaptırma, itaat etme hakkı veya gücü anlamında da kullanılır. Devlet otoritesi gibi kurumsallaşmış bir güç için kullanıldığında ise siyasi veya idari güç anlamına gelir.
En yalın haliyle terim olarak ifade etmek gerekirse; otorite, herhangi bir konuda bir şeyin yeterliliğine herkesi ikna ederek kişinin kendine sağladığı itaat ve güven sayesinde, hâkimiyet ve emretme kudretine sahip olması, yaptırım koyma ve kullanma gücüdür.
Otorite sosyal ilişkilerin içinde bulunması, gizliliği ve kolay fark edilememesi ve toplumsal yapının her alanına nüfuz etme özelliğinden dolayı oldukça etkindir. Dönem dönem başka biçimler altında, manipüle edilmiş, çehre değiştirmiş bir halde, etkisi göreceli olarak uzun zaman sürer.
“Kitleleri etkilerken onların hayalleri üzerinden bunu gerçekleştirir.”
Anlaşıldığı üzere otorite kavramı ile birlikte kullanılan en önemli kavram “güç” tür. Bu güç varlığını, borçlu olduğu şeye karşı duyulan, itaatten alır. Güç ve otorite lider için birbirini tamamlayan iki unsurdur. Liderlik yapan kimse belki emir vermez, öneride bulunur fakat altında gizli bir tehdit saklar.
“İstediğin gibi düşünebilir ve kurallar çerçevesinde hareket edebilirsin-ama itaat edeceksin-“
Liderlik bir gruba hâkim olmayı gerektirir ki bunun sonucu otoritedir. Liderler işletme içinde otoriteyi kurabilmek için genelde güç kaynaklarından yararlanırlar. Otorite kurmak isteyen kişi bu yeterliliğini faaliyete dönüştürmeden karşısındakine etkisini hissettirir, gücünü onun zihninde yaşatır. Saygınlık olmadan otorite olmaz, gizemsiz de yürümez, çünkü çok iyi bilinene az saygı duyulur. Bu anlamda güç bir kimsenin başkalarını, kendi istediği yönde davranışa sevk edebilme yeteneğidir.
Otoritenin yönetim faaliyetlerinde korku ya da dayatma yolunu bir yöntem haline getirmesi durumunda sorunlar da kaçınılmaz olur. Korku ve dayatmayı yöntem haline getiren yöneticiler de otoriteryen bir kişilik meydana gelmektedir. O diğer yöneticilere daima yukarıdan aşağıya bakar. Yönettiği kitlenin güce karşı saygı beslediğini ve kendi etkisi altında kalmaya uygun olduğunu düşünür.
Ancak unutulmaması gereken konu, insanlar grup halinde yaşayan psiko-sosyal nitelikli canlılar olduklarından kendilerini yönetecek ve hedeflerine götürecek liderlere inandıklarında otoriteyi daha kolay kabul edebilmektedirler.“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.”
Eğer otorite “hukuk ile taçlanmaz ise korku ve panik doğurur.”
Otoritenin kalıcı olarak benimsenip istenilir nitelikte olması için en önemli şartlardan birisi de özgürlüktür. Eğer toplum, özgür olduğunu hissederse otoriteyi kalıcı olarak kabul edebilir. Yani;
Otorite “hukuk ile taçlanmaz ise korku ve panik doğurur.”
Bu şekilde kurulan otorite bugün modern dünyayı ziyaret etmek suretiyle, varlığını hissettirmektedir.
Otoritenin Tipleri Otorite Tipleri;
Direk otorite; çalışan bir kişinin bir yönetici tarafından direkt olarak yönetilmesidir. Kurumun tepesinden aşağıya doğru yayılır. Buna emir-komuta zinciri de denir.
Yardımcı otorite; esas sorumlu yöneticilere yönetsel fonksiyonlar itibariyle yardımcı olarak danışmanlık yapan yöneticiler kullanır.
Fonksiyonel otorite; bir yöneticinin direkt kendi astı olmayan çalışanlar üzerinde bilgi, beceri ve tecrübesiyle yapmış olduğu işlevsel etkinlikten dolayı kazanmış olduğu bir otoritedir. Yani direk emir ve komuta alanlarının dışında kişinin sahip olduğu bir otoritedir.
Resmi otorite, üstlerin astlarına iş gördürürken örgütlerin dayandığı kanun, talimat, örf ve adetlerden alınan yetkiye, güce dayanan otoritedir.
Gayri resmi otorite; kişisel ve manevi özelliklerden meydana gelen, insan ruhuna dokunarak itaat etmesini sağlayan otorite çeşididir.
Son söz;
“Bir otoritenin kararlarının geçerliliğinin, meşru bir temeli yoksa sorgulanması kaçınılmazdır.”